Karo İkilisi
Bölgeyi bilmem. Mesela Barzani aslında neyin nesidir, gücü ne kadardır ve hangi coğrafyada geçerlidir, bilmem. Sincar ne menem bir yerdir, Ezidiler kimlerdir, dertleri nedir, güçleri ne kadardır, bilmem. Rojava denen yer nerede başlar, nerede biter, YPG denen özne ne kadarına hâkimdir, bilmem.
Bilmediğim daha bir yığın şey var. Mesela Trump’ın Putin’e borcu nedir, nasıl ödenir, hangi fiyatın üzerine çıkmaya kalkarsa ABD’nin derin unsurları müdahil olur, bilmem. İran Putin için aslında ne manaya gelir, fiyatı nedir, bilmem.
Gördüğünüz gibi, bilmediğim çok şey var —siz de beni okuyorsunuz, iyi mi?
Malumat sahibi olmadan fikir sahibi olmak hoş değil. Ama hepimiz eksik malumatla fikir sahibi oluruz. Olamasaydık, hiç kimse hiçbir fikir sahibi olamazdı. Ortada fikir diye bir şey olmazdı.
Problem sadece malumat sahibi olmadan fikir sahibi olmakla sınırlı da değil. Bir noktada, bir biçimde bir fikir sahibi oluruz ve sonra malumatı o fikre göre derleriz. Malumatın içinden o fikri destekleyecek olanı yani…
Dahası da var, zihnimizin böyle çalıştığını bilen —ve zihni bizim zihnimiz gibi çalışan— birçok özne, malumat imal eder. Kendilerinden, ancak istenen fikirler harmanlanacak malumatı yani… Kendi hesabıma, bölgedeki karmaşık denklemi yazmak için lazım gelen malumata sahip olmadığım gibi, bölge hakkında genetiği değiştirilmiş malumatı gerçeklikten ayırt edebilecek donanıma da sahip değilim.
Yine de bir fikrim var.
Sahip olduğum fikrin az veya çok bir kıymeti olduğu hususundaki kanaatim ise, piyasada fikir niyetine dolaşan şeylerin sefaletinden kaynaklanıyor. Benden daha çok ve daha güvenilir malumata sahip olduğunu tahmin ettiğim bir yığın kişi, mesela ABD’nin, şöyle otuz, kırk yıllık planlar yaptığını, yapageldiğini, dolayısıyla da şimdilerde mesela, bilmem kaç yıl önceki planlarının filanca safhasında, falanca şeyin sırasının gelmiş olduğunu varsayarak konuşuyorlar. Ben ABD’nin —veya Ankara’nın— öyle orta vadeli planlar yapan unsurlara sahip olmadığını düşünmüyorum da… Sizin kendi hayatınıza dair yaptığınız planlara ne oldu sahi?
Sonra mesela ABD’nin veya başka herhangi bir öznenin kadiri mutlak olmadığını, mesela ABD dış politikasının İsrail tarafından rehin alınmış olmadığını, Almanya’nın İstanbul’daki üçüncü havaalanı fikri ortaya atıldığında “ne yapacağız şimdi” diye dövünmeye başlayan bir çekirdeği olmadığını, İstanbul’u işgal edenlerin arasında/arkasında “şimdi şu Türk gençlerini alkole alıştıralım” diye plan yapanların olmadığını, onların torunlarının “dedelerimiz böyle yaptıydı, biz de aynı izden gitmeliyiz” demediğini… Yani birçok şeyi biliyorum.
Daha neler neler biliyorum, bilseniz dudaklarınız uçuklar.
***
Bir zaman demiştim ki mealen, “Erdoğan kullanışlı bir adam”. Sizden, benden çok kullanışlı. Mesela Cem Küçük, Yiğit Bulut filan gibiler için kullanışlı ama asıl mühimi ABD, İsrail, Putin filan için kullanışlı.
Çok kullanışlı olmak iyi bir şey —kullanışlı olan için. Ama şöyle bir riski var: Çok kullanışlı olduğunuzda, sizi kullanabilenler kadar kullanamayanlar da olur. Hatta kullanamayanlar, sayıca, kullanabilenlerden çok daha fazla olur. Sizi kullanabilenler, sayısal zaafı örtmek için daha büyük kudrete ihtiyaç duyarlar. O vakit de sizi kullanabilenlerin bir bölümü daha oyun dışına atılır ve mesela Varlık Fonu kurup, Yiğit Bulut’a daha geniş alan açmak lazım gelir.
Erdoğan, 7 Haziran sonrasında, İmralı’ya ilaveten bir de HDP gerçeğiyle birlikte nasıl yaşayacağını bilemeyen Kandil için kullanışlı bir özneydi. Karşılıklı birbirlerini kullandılar ve her ikisi de kazançlı çıktı.
Ama şimdi? Erdoğan şu referandum sonrası çok ihtiyaç duyduğu oksijeni kendisine PKK sağlasın diye güneydoğuda açıkça tahrikte bulunuyor. PKK’dan tıs yok. Neden yok? Erdoğan aynı Erdoğan ama besbelli ki —en azından bana besbelli görünüyor ki— PKK aynı PKK değil. Artık Erdoğan’a ihtiyacı yok. Bunun üzerine, malumunuz, Barzani davet ediliyor filan. Barzani bölgesine dönüyor, Sincar’a göstermelik bir hamle…
Asıl mesele şu ki, Erdoğan artık PKK için kullanışlı bir aktör değil. Kullanışlı biri haline getirilebilir mi? Teorik olarak evet. Ama… Bu defa Bahçeli için, Erdoğan’dan çok Bahçeli’ye yakın olan yeni emniyet bürokrasisi için kullanışlı bir adam olmaktan çıkar Erdoğan.
PKK için Erdoğan neden kullanışlı bir aktör olmaktan çıktı? Bir yığın sebebi olabilir. Ama —bana öyle görünüyor ki— bu sebeplerin biri diğer hepsinin önüne geçiyor: PKK’nın ağırlığını taşıyan ayağı artık Türkiye’nin güneydoğusunda veya Irak’ın kuzeyinde değil.
Nerede? Rojava’da…
Rojava bugün dünyanın bütün gerilim hatlarının kesiştiği yer ve Rojava’da PKK, Türkiye’den çok daha avantajlı bir durumda. PKK (siz onu YPG diye okuyun) şu anda bölgede dans eden bütün aktörler için, Erdoğan’dan çok daha kullanışlı bir özne. Aşikâr görünüyor ki, Erdoğan’dan ve onun bütün adamlarından çok daha akıllı bir özne —bu da marifet sayılmaz, çünkü zaten herhangi bir vasat özne bile, yalan imal edip milleti dolandırma kurnazlığını akıl zannedenlerden daha akıllıdır.
Rojava’yı neredeyse tek başına YPG’ye teslim eden ise Erdoğan ve kurnaz adamları. Kullanışlılığın konjonktürel bir şey olduğunu, öze dair bir vasıf olmadığını idrak etmemek için kendi yaşadıklarını bile görmezden gelenler yani… Kullanışlılıklarına bakıp kendilerine hayran olan ve hep o kadar kullanışlı kalacağını zanneden, onun bakımını yapmadan da hep var kalacağını zanneden zavallılar…
***
Bölgedeki karmaşık denklemi yazamam. Ama bu denklemde Erdoğan’ın ağırlığının, iki yıl öncesine kıyasla olağanüstü gerilediğini emniyetle söyleyebilirim. Artık ne ABD için, ne Rusya için, ne İsrail veya İran için ve ne de tomurcuklanan Kürt oluşumu için Erdoğan, iki yıl önceki kadar kullanışlı değil. Bu, Erdoğan’ın kudretli olmadığı manasına gelmiyor. Ama kudretinin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının içine hapsedildiği manasına geliyor.
Ama…
Erdoğan’ın yeni müttefikleri, Türkiye’nin sınırları içinde kalacak bir projeyle doyurulabilecek müttefikler değil. Onlar filizlenme safhasını geçip tomurcuklanmaya başlamış olan Kürt oluşumunun imha edilmesi için Erdoğan’la ittifak yaptılar. Anlaşıldığı kadarıyla da dâhice fikirleri var. Türkiye’nin içinde olup bitecek olanların Türkiye’nin dışında, hemen güneyinde olup bitenlere —muhtemelen iç dinamiklerden daha çok— bağlı olduğunun farkındalar ama Türkiye’nin tek başına dışarıda bir kıymet ifade edemeyeceğinin farkında değiller. Veya, kendilerine göre, bölgede birbiriyle çelişen menfaatler arasından, Kürtlere muhalif bir ittifak çıkarabileceklerini hayal ediyorlar.
Bence hayal görüyorlar.
Çünkü, az önce dediğim gibi, Kürtler herkes için, ama herkes için, Erdoğan’dan daha kullanışlı olma pozisyonunu elde ettiler. Bunun farkındalar. Erdoğan’ın kendileri için son derece maliyetli olan tahriklerine bile kapılmıyorlar.
***
Erdoğan’ın bölgede oynayabileceği en babayiğit kart, bölgede Erdoğan’dan sonraki en kıymetsiz, en kullanışsız kart olan Barzani idi. Onun üzerinden yapılan deneme, aslında Ankara’nın acıklı halinin bir teşhirinden ibaret. Sinek ikilisi, karo ikilisinden medet umuyor. Ama karo ikilinin alabileceği bir el yok. Barzani de bunun farkındadır da… Eh, kendisine bile muhtaç birilerinin olması onu bayağı tatmin etmiştir.
Momentum Kuzey Irak’tan Suriye’ye kayalı çok oldu. Kuzey Irak’ın dünya gündemine yeniden girebilmesi, görünüşe göre, bir tek şekilde mümkün olabilir. Kürtlerin Rojava’da kesin zafer kazanmaları ve Kuzey Irak’a bir fatih olarak girmeleriyle… Bana çok uzak görünmeyen bir gelecekte böyle bir gelişme olabilir ve Barzani, o şartlarda, bir Eyalet Valiliğine, hatta bir milletvekilliğine razı olabilir. Bölge oyununun manalı aktörleri açısından, zaten hâlihazırda o konumda olduğunu hissediyorum.
Ama…
Bütün bunlar Erdoğan’ın, biraz daha vakit kazanmak adına içeride akla gelmeyecek işler işlemesine mani değil. Kimse onun elini tutmaz, kimse ona mani olmaya çalışmaz. Hatta, bölgede Türkiye’nin parazit yapma ihtimalini ortadan kaldıracağı, Türkiye’nin elini daha da zayıflatacağı için, akla gelen bütün özneler için alkışlanacak bir iş bile olabilir Türkiye’nin içindeki Erdoğan’ın çaresizlik ve öfke infilakları…
Çok zor günlere doğru doludizgin gidiyoruz.