Kestirme

Occam Usturasını bilir misiniz?

Ockhamlı William’ın, “eğer bir olguyu açıklamak için birden çok sayıda hipotez varsa, en az varsayım gerektiren doğrudur” biçimde özetlenebilecek olan önermesinden söz ediyorum. Şu Cumhurbaşkanlığı seçimi çerçevesinde olup bitenlere bakınca, bir yanda Kılıçdaroğlu’nun beceriksizliği, öte yanda Bahçeli’nin inşa ettiği pozitif algıyı —Kılıçdaroğlu’nun önerdiği adayı destekleyerek— imha etmesi, beri yanda her ikisinin adayı duyururken yaptıkları hatalar, sonra İhsanoğlu’nun tuhaflıkları filan… Her birini ayrı varsayımlarla açıklamak yerine, “birileri var, Erdoğan’ı seçtirmeye karar verdiler” diye açıklamak çok daha az varsayım gerektirmiyor mu?

Güney sınırımızın güneyinde olup bitenleri bin yılda oluşmuş fay hatlarında yüz yıldır biriken gerilimlerle açıklamak kastıyla Sünni nüfusun yoğun olduğu Suriye’de Şii rejim, Şii nüfusun yoğun olduğu Irak’ta Sünni rejim, İran’ın ve Rusya’nın menfaatleri, Irak’ın işgalinin yarattığı boşluk, bu boşlukta Maliki’nin fırsatçılığı ve saire gibi bir yığın varsayımı istihdam etmek yerine, “CIA’in işleri” diye etiketleyivermek daha kestirme değil mi?

***

Yer merkezli bir âlem tasavvurundan Kopernik devrimiyle gün merkezli bir tasavvura geçmek, bugün bize çok kolay görünüyor. Ne de olsa yer merkezli modellerde, bir yığın gök cisminin hareketini açıklamak için yığınla cambazlık gerekiyor. Güneşi merkeze yerleştirdiğimizde ise, öyle değil.

Değil mi?

Bir defa dünyanın hareket ettiğini kabul etmek zorundasınız. Hem de muazzam bir hızla. Böyle bir hızın tasavvur bile edilemeyeceği bir çağda, o hızla hareket eden bir gök cisminin üzerinde, o hızı hissetmeden nasıl yaşıyor olduğumuzu açıklamanız gerekiyordu en azından. Tek problem de bu değildi üstelik.

Kopernik’in açıklamaları, mevcut problemleri daha iyi açıkladığı için kabul görmedi. Aksine, bir yığın yeni problem imal ettiği halde, bambaşka ufukları mümkün kıldığı için birileri tarafından kabul gördü. Onlar da, genellikle, mevcut problemleri açıklamak yerine, Kopernik’in tasavvurunun yol açtığı rüzgârı arkalarına alarak, yeni dünyalar keşfettiler. Ancak ondan sonra makul görünmeye başladı gün merkezli bir tasavvur.

Dünyayı, olağanüstü güçlü aktörlerin bir satranç tahtası gibi görmek yerine, son derece sınırlı güçleri olan çok sayıda aktörün karşılıklı dansından zuhur eden bir oyun alanı olarak görmek de benzer kavramsal sancıları gerektirecek. Gerektiriyor zaten.

***

Lakin…

O son derece sınırlı güçleri olan oyuncular bizleriz. Bizler elimizdeki gücü, muhtelif alanlarda, muhtelif kudret odaklarına devrederiz. Paramızı bankaya yatırmak gibi bir şey. Para bankada yoğunlaşır ve bu yoğunlaşmadan iş imal edilir. Benzer biçimde siyasi gücümüz de siyasi partilerde yoğunlaşır ve oradan bir siyasi iş imal edilir.

Defalarca dedim, 12 Eylül’ün Türkiye’ye verdiği en büyük hasar, siyaset düzenini tiyatrolaştırmak oldu. İki ayrı tiyatro grubu ortaya çıkacak, birer oyun sahneleyecek, biz de meşrebimize göre birini tercih edecektik. 12 Eylülcülere kalırsa, Amerika’da mesela, işler böyle yürüyordu. Seyirci seyirciden ibaretti. Oyuna dahli gereksiz, hatta zararlıydı. Sonra politika futbola benzemeye başlıyor, herkes oyuncu oluyor, hiçbir şey planlandığı gibi gelişmiyordu. Filan.

Yukarıdaki benzetmeye dönecek olursak, siyasi gücümüzü hangi bankaya yatıracağımız tercihinden gayrı bir gücümüz kalmadı 12 Eylülcülerin derin fikirleri sayesinde. Bankacılar ile aramıza, böylelikle, kalın bir tampon yerleşti zamanla.

Uzun hikâye…

Neticede, Musul’da memleketin Konsolosunun rehin alınmasını yönetemeyecek kadar beceriksiz birileri iktidarda. Bu skandaldan bile istifade edemeyecek, iktidarı hırpalayamayacak kadar beceriksiz başkaları da muhalefet. Halimiz budur. Bu tür bir skandaldan bile bir politika üretemeyen bir muhalefet varken, siz yine de sizden beklendiği gibi davranın, Occam Usturasını öyle yorumlayıp, faturayı ahaliye çıkarın. Göbeğini kaşıyan bidon kafalılar yüzünden oluyor ne oluyorsa. Daha kestirmesi var mı?

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin