Keyfisevicilik

Murat Sevinç demiş ki (http://www.diken.com.tr/bogazici-universitesinde-lokum-vakasi/), “Üniversite, sağcı zihniyetin, siyasal İslamcılar’ın zannettiğinin, Türkiye ortalamasının algılandığının aksine; her düşüncenin korkmadan, tedirgin olmadan konuşulup savunulabildiği bir yerdir.”

Değildir.

Yazının ilerleyen bölümlerinde Sevinç’in “temennileri” ile “gerçeklik” arasında kaldığına dair sayısız işaret var. Buradan yola çıkarak, “üniversite her düşüncenin korkmadan savunulabildiği bir yer olmalıdır” demek istediğini varsayabilirim. Ama işte o vakit, Sevinç’in kullandığı kip, “post-truth” oluyor bir nevi.

Bunları şimdilik bir yana bırakalım. Şimdilik. Çünkü işin düğümlerinden biri burada… Ortada son derece basit, kaba bir “gerçeklik” var. Son derece sarih bir “müdafaa hattı” olması gerekiyor. Yığınağı orada yapmayıp da “ama üniversite, bık bık” deyip manasız yerlere yayarsanız… İşte başımıza gelenler geliyor.

Basit ve kaba gerçeklik şu: Sahip olduğu kudretle başı dönmüş alçağın biri, keyfince suç icat ediyor —mesela terörsevicilik filan gibi. Sonra memlekette savcı ve yargıç kadrosundan maaş alan alçaklar, olmayan bu suçtan birilerini derdest ediyor. Maaşları, milletin bir yerlerine koyanların havuza aktardığı parayla ödenen başka alçaklar olayı meşrulaştırıyor. Milletvekili, Bakan statüsünden geçinen başka alçaklar alkışlıyor —en azından seyrediyor.

Halin üniversite ile, Boğaziçi ile, Boğaziçi’nin taşra üniversitelerinden farkı ile alakası nerede? Yani şimdi Yozgat’ta, sokak ortasında, bir grup ilkokuldan terk esnaf lokum dağıtsa, başka bir grup ilkokuldan terk esnaf da onların tezgâhını dağıtsa… “”Aa bak, orada olmaz öyle şeyler, kendilerine yapılanlar haklıdır, meşrudur” mu diyeceğiz?

***

28 Şubat’ta birileri, her sabah kalktığında, kafasına göre suç imal ediyordu. Aha şimdi Demirören’in eline geçtiği için yakınılan Hürriyet’te Özkök ve çetesi, suç olmayan fiilin nasıl suç olarak değerlendirilebileceği hususunda derin (!) fikirler serdediyordu. Savcılar ve yargıçlar durumdan vazife çıkarıyor, bir yığın insanın hayatını gözlerini kırpmadan karartıyordu. Üniversite? Üç maymunları oynuyordu. Parlamento? Seyrediyor, lazım geldiğinde alkışlıyor, dahası da lazımsa el kaldırıyor, keyfi yönetime zemin sağlıyordu.

Yapılan her şey suçtu. O dönemin mazlumları, şimdi aynı şeyleri yapıyorlar.

***

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında “lokum dağıtanların tezgâhını dağıtmak” suçtur. Herhalde suçtur. Makul de bir cezası vardır herhalde. “Ama o lokumları dağıtanlar Afrin şehitleri için dağıtıyordu” filan diye başlayıp, suçu işleyenlerin niyetlerini deşifre etmeye kimsenin hakkı yok. Kimsenin. Kimse kimseye niyetleri, sevdikleri, sevmedikleri üzerinden ithamda bulunamaz, suç isnat edemez, ters kelepçelerle filan yıldırmaya kalkamaz, yargılayıp cezalandıramaz. Herkesin yaptığı neyse o, niyetleri kimseyi ilgilendirmez.

İmdi…

Lokum dağıtırken tezgâhları dağıtılmış o gençleri uyarayım. Anladığım kadarıyla onların bir suçu yok, şikâyetçi filan olmamışlar. Ama tecrübeyle sabit ki, suçları olmaması, Erdoğan ve çetesinin keyfi yönetiminde hiçbir garanti sağlamıyor. Yarın keser döner sap döner, bu alçaklar sürüsüne Kürt oyları lazım gelir, “Kürt vatandaşlarımızın gönlünü kırmak” gibi bir suç imal ederler. Kendinize mukayyet olun. Ortalarda fazla görünmeyin.

Ve…

Umarım elime kudret geçmez. Eğer geçerse…

Erdoğan’ın torununu, “keyficitorunluğu” suçuyla, ters kelepçeyle, yaşına filan bakmadan içeri aldırmazsam, dedesini de o manzaraya şahit kılmazsam namerdim. Bu ve benzeri tiyatrolarda rol almış “bütün” savcı ve yargıçları “keyfisevicilik” suçuyla, ters kelepçeleyerek içeri almazsam, süründürmezsem, namerdim. “Bütün” Erdoğan vekil ve bakanlarının kendilerini, çocuklarını ve varsa torunlarını “keyfiliğiseyredicilik” suçuyla derdest etmezsem namerdim. Maaşları hırsızlık parasıyla ödenen ve gazeteci kisvesiyle ortalıkta salınan bütün pislikleri “keyfialkışlayıcılığı” suçuyla süründürmezsem, namerdim.

Ananız sizleri doğurduğunda “bir insan doğurdum” diye ne sevinmiştir, ne hayaller kurmuştur. Yazık kadıncağıza ya…

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin