Komploların Kaynağı
Sacks’ın, Karısını Şapka Sanan Adam adıyla ve mükemmel bir tercümeyle Türkçeye kazandırılmış olan bir kitabı var. Bir nörologun şahit olduğu vaka analizlerinden mürekkep olduğu halde, kitaptan herkes, üstelik eğlenirken, birçok şey öğrenebilir.
Kitaba adını veren ilk vakada, Dr. P adıyla kodlanmış bir hastanın hikâyesine şahit oluruz. Dr. P’nin beyninin sağ yarısı hasarlıdır. Neticede her türlü platonik, yani kusursuz biçimli, muntazam objeyi tanır, ama mesela kendi fotoğrafını bile tanıyamaz. Kendi fotoğrafı da dâhil her şeyi, mesela bir eldiveni inanılmaz bir hassasiyetle tanımlar ama ne olduklarını, ne işe yaradıklarını bilemez. Bu semptomlar size tanıdık gelmiyor mu?
Sacks hastasına çeşitli fotoğraflar gösterir. Dr. P her bir fotoğrafı, neye dair olduğunu söyleyemese bile, en ince teferruatına kadar anlatır. Tesadüfen, içinde hiçbir teferruat barındırmayan bir çöl fotoğrafına denk geldiklerinde ise, Dr. P, uydurmaya başlar. Yanlış hatırlamıyorsam bir nehir, nehrin kıyısında bir ev, evin terasında insanlar filan görür.
Yani olmadık yerde komplolar filan görüyorsanız, onlar orada mevcut olduklarından olmayabilir. Beyninizin sağ yarıküresini iptal etmiş olduğunuzdan görüyor olabilirsiniz gördüklerinizi.
***
Ornstein de Sağ Beyin (The Right Mind) adlı kitabında diyor ki mesela, beynin sol yarıküresinin fazla aktif olması, gerçekliğin izole parçacıklarını aşırı yorumlamaya yol açabilir. Böylelikle aslında mevcut olmayan ilişkiler, düzenlilikler mevcut zannedilebilir. Hayatın arka planından gelen bağımsız sesler duyulabilir.
Beynin sol yarısı, Platon’un izinden giderek aklı yüceltenlerin akıl dedikleri şeyi barındırır. Beynin sağ yarısı ise, insanın hayvani yanını barındırdığı gerekçesiyle, uzun süre aşağılandı. Sacks ve Ornstein gibiler sayesinde, bir vakittir biliyoruz ki, beynin sağ yarısı zannedildiğinden çok daha fazla bir şeydir. Ama asıl önemli olan, beynin iki yarısı arasındaki işbölümüdür. Önemli olan beynin iki yarısı arasındaki dengedir.
***
Kurultaya beş kala kamuoyuna bir video servis eden biri var, tamam. Bunu servis edenin bir muradı vardır elbette, ona da tamam. Ama Kurultayın etrafında olup biten her şeyi o malum videoyu servis edenin tasarladığı, veya her şeyin bir tasarıya göre şekillendiği kanaati çok tehlikeli bir kanaat. Her şeyden önce, işi yapan sosyal dinamikleri anlamaya çalışmaya mani oluyor böyle düşünmek.
Kurultay vesilesiyle açığa çıkan sosyal enerjinin nerede biriktiği ve neden biriktiği, bence, Kurultay çevresinde tartışılan her mevzudan daha mühim.
Cemalettin N. TAŞCI