Korkutmanın Faydası, Zararı
Korku, korkutanın çok işine yarayan bir şey. Korkutabildiği sürece…
Erdoğan, bilhassa 2011’den itibaren korkuyu, siyaset niyetine servis ettiği şeyin esas malzemesi olarak kullandı. Hem de iki yanlı olarak… Bir yandan muhaliflerini, hiçbir ölçüyü tanımadığını göstererek, eğer canını yakarlarsa başlarına her türlü işin gelebileceği hissini uyandırarak korkuttu. Öte yandan da, sergilediği ölçü tanımazlık sürecinde işlediği suçlara ortak ettiği yandaşlarını “benim başıma bir şey gelirse bedelini birlikte öderiz” diye korkuttu.
Korku işe yaradı ve… Giderek, “işe yarayan” biricik şey olarak korku kaldı. Erdoğan’ın mutfağında korkudan başka malzeme kalmadı.
Erdoğan ve tayfası, bugüne kadar yaptıkları gibi, manasız laflar edip duruyorlar. Ama aynı lafları aynı enerjiyle, aynı hacimde söyleyemiyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar ki, aslında o manasız laflar, korkudan mamul yemeğin sosundan ibaretti. Kimse söyledikleri yalanlara itibar edip de yanlarında duruyor değildi. O yalanların arasından başını gösteren korkuydu işi yapan.
Görünen o ki, korku bir hayli seyreldi.
Görünen o ki, daha da seyrelecek —eğer onu yeniden koyultacak kapsamlı bir tedhiş hareketi gerçekleştirilmezse…
Tahminim odur ki, Erdoğan ve tayfası, kapsamlı bir tedhiş operasyonuna teşebbüs edecekler ve fakat bu teşebbüs ellerinde patlayacak. Korku ters tepecek. Erdoğan’ın arkasındaki destek, görülmemiş bir hızla düşecek.
Çünkü korkutarak iş yapıyorsanız, korku seyreldiğinde artık herhangi bir yolla iş yapamazsınız. Korkuttuklarınız, korkularının intikamını fena halde alır. Tahminimi yasladığım “varsayım” bu. Bakalım, ömrümüz varsa test edeceğiz.