Kudüs ve Londra
Ahmet Hakan’ın dedikleri doğruysa (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/trumpin-kudus-karari-muslumanlar-ile-kafirler-savasina-yol-acar-mi-40671403), İsrail’in aklı başındaki tüm isimleri “Trump’ın aldığı karar barışa hizmet etmez” diyorlarmış. Kudüs’teki Hıristiyanlar “Müslümanlarla dayanışma içinde bu karara itiraz edeceğiz” diye ayağa kalkmışlar. Amerikalı bir Yahudi Senatör bile Trump’a “barışı baltalıyorsun” diye mektup yazmış. Dünyanın dört bir yanındaki solcular Trump’ın kararını protesto etmek için harekete geçmişler. Vatikan sert bir bildiri yayınlamış.
Filan.
İsrail’de aklı başında bir yığın kişi olduğundan eminim. Benim “aklı başında” bulduklarım ile Ahmet Hakan’a göre “aklı başında” olanlar aynı kişiler midir? Bir fikrim yok. Benim “aklı başında” bulduklarım Trump delisinin kuyuya attığı taş hakkında ne diyorlar, ne yapıyorlar, bilmiyorum. Veya “dünyanın dört bir yanındaki solcular” kim, nasıl harekete geçmişler, bu hususlarda da bir malumatım yok.
Ama…
Hani Ahmet Hakan, Trump’ın hamlesinin Müslümanlar ile küffar arasında bir din savaşının kıvılcımını değil, aklı başındakiler ile akılsızlar arasında bir mücadelenin kıvılcımını ateşlediğini iddia ediyor, “bu bir Müslüman/Küffar savaşı değil, bir sağduyu, bir izan, bir idrak savaşı” diyor ya…
Benim şahsi gözlemim de benzer şeyler söylüyor.
Kendi kavramlaştırmamla söyleyecek olursam, şehirliler ile kasabalılar arasında bir savaş olduğunu, iki tarafın aynı paydada buluşamayacağını teyit ediyor, iki gündür ortaya çıkan reaksiyonlar. Ortada bir hesaplaşmanın kıvılcımının ateşlenmesi diye bir şey olduğunu zannetmiyorum. Aksine, zaten hanidir süren bir mücadelenin orta yerine bir barut fıçısı fırlattı Trump. Birileri —bazı Müslümanlar, bazı Hıristiyanlar, bazı Yahudiler, bazı Türkler, bazı Avrupalılar, bazı sağcılar, bazı solcular— “oh ne iyi oldu” diye şehvetle fıçının etrafında dans ediyor, başkaları —başka bazı Müslümanlar, başka bazı Hıristiyanlar, başka bazı Yahudiler, başka bazı Türkler, başka bazı Avrupalılar, başka bazı sağcılar, başka bazı solcular— “ne yapıyorsunuz siz” diye itiraz ediyor veya olup biteni serinkanlılıkla seyrediyor.
Fıçı patlar mı?
İlk anda, patlayabileceğinden fena halde endişe ettim. Endişelerim hâlâ tamamıyla yatışmış değil. Ama öte yandan, şehirliliğin zannettiğimden daha da olgunlaşmış olduğunu, savaşın sonunun yakın olduğunu, şehirliliğin tez vakitte zaferini ilan edeceğini de hissettim.
***
Işık dikkatimi çekti, Brexit sürecinde İrlanda ile Kuzey İrlanda arasındaki sınır problem olmuş. Bu problemi çözmek için bir ara formül geliştirilmiş. Anladığım kadarıyla Kuzey İrlanda Britanya toprağı kalacak ama bir yandan da İrlanda Cumhuriyeti ile arasında bir sınır yokmuş gibi, Kuzey İrlanda hâlâ AB’nin bir üyesiymiş gibi… Filan.
Akabinde ne olmuş?
Londra Belediye Başkanı “Kuzey İrlanda için uygulanacak ilacı biz de Londra için isteriz” mealinde çıkış yapmış (https://uk.reuters.com/article/uk-britain-eu-london/london-mayor-says-wants-special-brexit-deal-if-northern-ireland-gets-one-idUKKBN1DY1TJ).
Size tamamen alakasız görünebilir ama bana öyle geliyor ki Kudüs ile Londra’nın nabzı senkron atıyor. Dünyanın dört bir yanında milyarlarca insanın nabzı senkronize olmuş halde.
***
Eh, herkes aynı halde değil. Mesela Trump’ın orta yere bıraktığı barut fıçısının etrafında dans ederek Cuma cemaatini kışkırtanlar veya aynı Kudüs hadisesinden milliyetçi hezeyanlar imal ederek (mesela bkz. http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/yilmaz-ozdil/kudus-2122971/) dans edenler…
Bence bu savaşı kimin kazanacağı aşikâr. Kudüs kazanacak. Yani Kudüs denen şehrin bin yılı aşkın süredir insanlık için taşıdığı mana. Yani şimdi Londra’nın temsil ettiği zihniyet. Yani şehirlilik kazanacak.
Soru, artık, kimin kazanacağı değil yani. Soru, ısrarla kaybedecek tarafa oynayanların ne kadar tahribata yol açacağı ve —bizim açımızdan bakıldığında— Türkiye’ye ne kadar bedel ödetecekleri.
Yoksa…
Bu güneşe kar dayanmaz.