Lisanın Irzına Geçmek

Daha önce yazdım mı hatırlamıyorum, Orwell’in 1984’ünde bence, izleyeni izlemeye yarayan teknolojiler filan figürandan ibaret. Özellikle 1984 yılında roman hakkındaki tartışmalar yoğunlaştığında, tartışmaların odağında teknolojiler vardı ama bence romanın asıl aktörü teknoloji değil. Ağabey hiç değil —nasıl olsun, romanda zaten Ağabey yok, sadece rivayeti var. E peki, romanın asıl çocuğu kim —veya ne?

Bence 1984’ün asıl çocuğu lisanın ve tarihin manipülasyonu. Eğer lisanı istediğiniz gibi eğip bükebilecek, tarihi yeniden yazabilecek kudrete sahipseniz, toplumun hiç çaresi kalmaz. (Bu arada not edeyim: Bence Orwell’e 1984’ü ilham eden, romanın yazıldığı tarihlerdeki Türkiye idi.)

Şimdi bu nereden aklıma geldi? Futbol Federasyonumuzun Başkanlık koltuğunu işgal eden malum zat, dün demiş ki mealen, “Fatih Hoca yeni yabancı kuralı üzerine bir yıldır çalışıyor ve biz bu kurala yabancı değil, yerli devrimi adını verdik.”

İyi ettiniz. Seveyim sizi, yaptıklarınızı, yaptıklarınıza isim vermenizi, devriminizi, devrimciliğinizi…

***

Dikkat isterim, yeni yabancı kuralıyla alakalı bir değer yargısı dile getirmiyorum. (Çünkü yabancı kuralı, eğer diğer faktörler şöyle değil de böyle düzenlenirse işe yarayabilir, aksi halde zarar verebilir. Ama Demirören ve Terim ikilisinin böyle inceliklere erecek akılları olmadığından, her halükarda zarar verecek. Kural kötü olduğundan değil, kuralı getirenlerin zavallılığından… Kuralın yanına yamacına lüzumlu destekleri koymayı akıl edemediklerinden.) Deniz bittiğinden, yağmalanan futboldan geriye yağmalanacak bir kıymet kalmadığından her tuttukları ellerinde kalmaya başlayan iki biçarenin, Demirören ve Terim’in bile, lisanı manipüle etmeyi öğrendiklerine işaret etmeye çalışıyorum. Kulüpler kadrolarında on dörder yabancı bulundurabilecekler, teorik olarak herhangi bir yerli futbolcu bir dakika bile forma giymeden sezon tamamlanabilecek ve bu düzenlemeyi yapanlar yerli devrimi yapmışlar…

Demirören ve Terim bile… Bile…

Çünkü 1940’larda zirve yapan bu tutumu, Demirören ve Terim’den evvel, yeniden moda eden Erdoğan’dı. Kupa maçlarını seyredeceğim diye maruz kaldığım aTV grubunun kanallarında, devre aralarında giren tanıtımlardan da anlaşıldığı gibi, Erdoğan’ın yalakaları da lisanın manipülasyonu hususunda çıraklıklarını tamamlamış, ustalık fazına geçmiş görünüyorlar.

Ama sakil adamlar ve kadınlar, ne kadar ustalaşsalar da, olmuyor işte…

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin