Markus Merk

Toroğlu ve onun boşalttığı turnikeden geçerek ekranları işgal eden hakem emeklileri, TV ekranlarında yıllarca maçları dilim dilim doğradılar. Futbol oyununun bir enstantaneler silsilesi olmadığını, maça kare kare bakmakla maçın anlaşılamayacağını, hissedilemeyeceğini, sevilemeyeceğini bilmiyorlardı. Bilselerdi, zaten hakemlik yaptıkları dönemde büyük turnuvaların hiç değilse birinde düdük çalarlardı.

Onlara göre, herhangi bir pozisyonun hangi maçta, maçın hangi anında, hangi şartlar altında gerçekleştiğinin önemi yoktur. Beş dakika içinde üç defa benzer faule maruz kalan bir futbolcunun, ilkinde gösterse cezalandırılacağı bir reaksiyonu üçüncüde gösterdiğinde hoş görülmesi gerektiğini bilmezler. Her faulü, bütünden bağımsız ayrı bir vakaymış gibi değerlendirirler.

Bu yüzden işte Türkiye’de kral olduruldular ama uluslararası arenada dişe dokunur bir tek maç yönetemeden emekli oldular. Aynı akıllarla parti politikası belirleyenler de ilelebet muhalefete mahkûm kalıyorlar. Sonra da düşünüp duruyorlar, her şeyi kitaba uygun yaptık da neden başarılı olamıyoruz diye…

Toroğlugillerin bakış açısıyla bir sinema filmini seyretmek isteseniz, filmin her karesine tek tek bakmanız lazım gelir. Öyle seyrettiğiniz bir filmden size ne kalırsa, bu bakış açısıyla seyrettiğiniz bir maçtan da o kalır. Toroğlugillerin bakış açısı, memleketin zihinsel iklimine denk geldiğinden kolayca yaygınlaştı ve o iklimi besledi. Neticede memlekette futbol seyretmek, hakem kararlarını yorumlamaktan, dolayısıyla da hakemleri doğramaktan ibaret bir meşgale haline geldi.

***

Süperlig yayın ihalesini Digitürk’ün akla ziyan teklifle aldığı günlerde, hemen her sohbetin mevzularından biri, bu paranın nasıl çıkarılacağı idi. Ekonominin aks değiştirmekte olduğundan, spor ve dijital yayının istikbalin önemli sektörleri arasında yer alacağından şüphem yoktu.

Yine de, ahalinin futbol seyretmekten çok hakem kararları konuşmaya tiryaki edildiği Türkiye’de, kısa vadede çok şey beklemenin mümkün olmadığını düşünüyordum. Futbol algısının değiştirilmesi gerekiyordu ama LigTV’nin büyük resme bakabileceğine hiç ihtimal vermiyordum.

LigTV Markus Merk’i anons etmeye başladığında da, arka planda sağlam bir kavrayış olduğu hiç aklıma gelmemişti. Toroğlu’nun yerini, otoritesi tartışılmayacak, memleketin yabancı hayranlığından da beslenecek biri ile doldurma gayreti olarak değerlendirmiştim Merk’i.

Yanılmışım. LigTV eşsiz bir hamle yapmış. Kimin aklıysa, aklına sağlık.

***

Markus Merk, daha ilk programda, neden orada olduğunun apaçık sinyallerini verdi. Hayatında değerli olan her şeyi futboldan kazanmış biri olarak, kısa vadeli reyting hesapları için futbolu harcamaya niyeti olmadığını gördük. Türkiye’de kangren haline gelmiş kavrayışı değiştirmeye gücü yeter mi, bilemem. Ama teşhisin de, tedavinin de doğru olduğuna kalıbımı basarım. Olsa olsa doz yetersiz kalabilir, destekleyecek başka hamlelere ihtiyaç olabilir.

Toroğlugiller işi, milli maç yayını sırasında Lucescu’nun annesi hakkında imalara kadar düşürerek, kolayca teslim olmayacaklarını ispatladılar. Şaşırıyor olabilirsiniz elbette, seviyeleri ancak bu olan zevatın kendilerini ahlak hocası, memleketin aydınlatıcı unsurları, kimsesizlerin kimsesi filan gibi görebilmesinin sırrı nerededir diye… İpucunu vermiş oldum, dilim dilim doğradığınızda her bir şey manasını tamamen kaybeder. Artık her şeye her türlü mana yakıştırılabilir olur.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et