Merak
Başkaları Dünya Kupasında futbol kalitesinin neden düşük olduğunu bilmiyor olabilir. Ama kupayı TRT’den izleyen biz şanslı Türkler biliyoruz. Dani Alves’i, Marquez’i, David Villa’yı yanlış yerlerde oynatıyorlar, İspanya, Brezilya gibi takımların karşısında geniş alan bırakıyorlar…
Üstelik kusur sadece teknik adamlarda değil. Futbolcularda da iş yok. Son pas tercihlerini yanlış yapıyorlar. Kimileri, özellikle Afrikalılar, ceza sahasına kadar iyi geliyorlar da, tam orada ne yapacaklarını bilemiyorlar, filan.
Biz, seyrettiğimiz şeyin neden kusurlu olduğunu biliyoruz. Çünkü Ömer Üründül anlatıyor bize. Bütün takımların birer Üründül’ü olsaydı veya —daha iyisi— her bir takımı Üründül çalıştırsaydı, görecektiniz siz nasıl kaliteli bir kupa olacaktı. Bloklar arasındaki mesafe hiç uzamayacak, herkes yerinde oynayacak, kimse adamını kaçırmayacak, kimse kimseye geniş alanlar bırakmayacaktı. Galip ihtimal, bütün maçlar 0-0 bitecekti ama o kadar kusur kadı kızında da olur yani.
***
Üründül’le bir alıp veremediğim yok, yanlış anlaşılmasın. Kısıyorum televizyon alıcısının sesini, hem vuvuzelanın hem Üründül’ün gürültüsünden kurtuluyorum. Derdim, Üründül’ün maç seyrederken istihdam ettiği bakış açısının nasıl olup da bu kadar yaygın bir kabul gördüğü…
Gerçi yakın çevremde Üründül’den memnun olan kimse yok. Ama bu hal, herhalde benim uygunsuz bir çevrem olmasından kaynaklanıyordur. TRT nabız yoklamış olmalı, Üründül’ün yorumlarının çok sayıda müşterisi olmalı, öyle değil mi… Naklen yayın hakları için onca parayı ödemiş olan TRT’nin, herhalde, yorumu bedavaya getirmek gibi bir kastı yoktur. Bu işi doğru dürüst yapacak birine hak ettiği ücreti ödemekte bir müşkülatı olduğunu da zannetmiyorum.
***
Üründül farkında değil gibi görünse de, futbola ve dünyaya onun baktığı yerden bakılması şart değil. Mesela daha gruplarda ilk maçlar tamamlandığında, Lig TV’de Mehmet Özkan İspanya-Şili maçını merakla beklediğini söylemişti. Özkan için futbol, bir teknik heyetin ve onun seçtiği bir kadronun maharetlerini sergilediği, seyredilecek ve yorumlanacak bir şey yani.
Maçı yorumlayan Ömer Üründül ise Şili’nin nasıl bir futbol tercihi olduğunu biliyor gibi görünmüyordu. Maçı merakla beklemiş gibi de değildi. Ama maç başladıktan sadece birkaç dakika sonra, Şili’nin hocasının ne kadar yanlış şeyler yaptığını şıp diye gördü.
Dünyaya merakla bakılabilir. Eğer merakla bakmıyorsanız, muhtemelen, bilinmesi gereken her şeyi bildiğinizi varsayıyorsunuz demektir. Eh, memleketin ekranlarında ve gazete köşelerinde merak, itiraf etmek lazım ki, sık rastlanan bir hal değil. Futbolcuları doğru yerlere dizdiğinde takımın bir makine gibi çalışacağını varsayan zihinsel kodun muadilleri, siyasette de doğru projeler geliştirildiğinde seçim alınacağını söylüyor.
Futbol sahasında iki makine yarışmıyor, iki canlı organizma birbiriyle boğuşuyor. Mercekleri futbolcuların sahadaki yerleri gibi değişkenlere odakladığınızda görülemese de, takımların ruhları, karakterleri filan var. Takımı ve maçı dilim dilim doğradığınızda, ortada dişe dokunur bir şey kalmıyor.
Hadi biz televizyon alıcısının sesini kısar, kendimizi kurtarırız. Ama kendinize yazık etmiyor musunuz? Ta Güney Afrika’ya kadar gitmişsiniz, dört yılda bir gerçekleşen bir şölene yerinde tanık oluyorsunuz. Ama sesinizden bile belli ne kadar mutsuz olduğunuz.
Memleketin insanını da tiryaki ettiniz meraksızlığa ve mutsuzluğa.
Cemalettin N. TAŞCI