Newton, Schrödinger ve Mustafa Kemal
Geçenlerde posta kutuma düşen bir mesaj, birilerinin yine bir meseleye son noktayı koyduğunu iddia ediyordu. Son noktayı koyanlar bildik bir kategori. Kendilerine sorarsanız, bu memleketi baştan aşağı onlar yeniledi. Eğer muhafazakârlar oyunbozanlık yapmasaydı, daha neler yapacaklardı. Hâlbuki onlardan daha muhafazakâr olan da yok.
Son noktayı koydukları mesele ise, Schrödinger’in kedisiyle alakalı bir şey. İçinde bir kedi olan bir kutu düşünün. Kutuda ayrıca, kedinin hayatta olup olmamasını bir tek atomaltı parçacığın hali ile ilişkilendiren bir mekanizma olsun. Kuantum fiziğinin yaygın kabul gören bir yorumuna göre, kutunun dışındaki her gözlemci için kedi aynı anda hem sağ, hem de ölüdür.
Kedinin hem sağ, hem de ölü olma hali, kuantum fiziğinin tuhaflıklarından sadece biri. Atomaltı seviyede kusursuz bir performans sergileyen teorinin imaları, aşina olduğumuz makro âleme tatbik edildiğinde, hâlâ çözüme kavuşturulamamış sayısız paradoksa sebep olur. Bu paradokslar birilerinin, “iyi ama makro ölçekte bizim inandığımız ayetler geçerliliğini sürdürsün” diye özetleyebileceğimiz bir tutum geliştirmesine yol açtı. Schrödinger’in düşünce deneyinin hedefi, son tahlilde, bu yaklaşımdır.
Schrödinger’in motivasyonunu anlamak zor değil. Newton bir hamlede insanların kusurlu âlemi ile meleklerin kusursuz âleminin arasındaki sınırları ortadan kaldırmıştı. Newton’u devrimci kılan da, aynı kanunların her yerde, her ölçekte geçerli olduğu fikriydi, bu kanunları bulmuş olması değil.
Schrödinger’in paradoksu, eğer atomaltı ölçekte kuantumcuların sözünü ettiği şeyler geçerliyse, onların makro ölçekte de tezahürleri olduğunu gösterir. Yani âlemi yeniden ve keyfinize göre bölemeyeceğinizi söyler. Yani sahip olduğu cevaplarla ahir ömrünü tamamlamaktan başka bir gailesi olmayan dar kafalı bilim tüccarlarının, makro âlem filan gibi tuhaf ülkeleri çitlerle çevirip, kendi mülkiyetlerine geçirip, rahat etme imkânını ortadan kaldıran bir düşünce deneyidir.
Özetle söyleyecek olursak, Newton’dan aldıkları ilhamla âlemi kavrayanlar, Newton’u devrimci yapan ne varsa küpeşteden atıp, havada kalmaya çalışıyorlar. Tıpkı Mustafa Kemal’i devrimci yapan ne varsa küpeşteden atıp, üç-beş sembolün muhafızlığına soyunarak Atatürkçülük taslayanlar gibi. Zaten her iki haltı yiyenler de aynı muhteremler. Karşılarında da, İslam’ı devrimci yapan ne varsa küpeşteden atıp, üç-beş ritüeli cengâverce müdafaa etme karşılığında İslam’ın tapusunu talep edenlerden bir ordu…
Sonumuz hayır olur inşallah.
Cemalettin N. TAŞCI