Öbürsüleştirmek
Türkiye’nin acil meseleleri var ama hanidir aklımdaydı, Yiğit Özgür’ün geçen haftaki karikatürlerinden birini konuşmak daha manalı.
Karikatürde küçük bir çocuk bir gencin elinden tutuyor. Kıllanan adam kılıklı babası da koltuğunda oturuyor. Konuşma balonları, sırasıyla, şöyle:
Çocuk: Yatacak yeri yokmuş, bizde kalsın mı? Lütfeeen…
Baba: Entel lan bu, al götür, halıyı malıyı irdelemesin…
Genç: Beni ötekileştiriyorsunuz…
Baba: Ötekileştirsen ne olur lan? Hadi ötekileş…
Çocuk: Babacım nolur öbürsüleştirme…
Baba: Çocuğun da kanına girmişsin! Tam girememişsin ama olsun…
Bence karikatür Türkiye’nin hallerinin basit bir özeti. Genç, şehirli, eğitimli, muhalif kesimleri temsil ediyor. İşittiği yeni bir kelimeyi olur olmaz yerlerde kullanarak öğrenmeye çalışan bebekler gibi, bir yerlerden kulağına ilişen kavramları ağzına sakız eden bir kesim. Anlaşılmamaktan şikâyetçi ama aslında memleketin ana gövdesi hakkında zırcahil. Buna mukabil, kendisini anlamadığını düşündüğü o kabasaba yığınlar, onu görür görmez tanıyor. Ne halt yiyeceğini biliyor.
Öte yandan bakınca, o kabasaba yığınlar durmadan iktidarlarının haksız yere gasp edildiğinden şikâyetçi ama iyi kötü düşünmeye çalışan, hiç değilse düşünür gibi yapan, demek ki düşünmeye bir kıymet vehmeden kesimlerin, bırakın iktidarda hisse sahibi olmayı, yatacak yeri bile yok.
Karikatürü sempatik bulmamın asıl sebebi çocuk. Çünkü onda kendimi, yani benim gibileri buldum. Hiçbir meseleyi çözmeyeceğini bile bile, hiç değilse yatacak yeri olmayanlar bir yatak bulsun ümidiyle çabalıyoruz. Bir yandan evde öğrendiğimiz ne varsa muhafaza etmeye uğraşıyor, öte yandan ortada dolaşan kavramların mahalli karşılıklarını arıyoruz.
Ve ne kendisine yatacak bir yer bulmaya çalıştığımız kesimler, ne de kabalığını inceltmeye çalıştıklarımız bizden hoşlanıyor. Kavganın taraflarının hiç birinin umurunda değiliz. Galiba kimsenin bizi pek beğenmediğinin bile farkında değiliz üstelik.
Hoş bir kompozisyon. Buradan ne çıkar, ömrü olan görecek.