Örtünün Şekli, Eteğin Boyu
Annelerimizin baş bağlama tarzı birden masumiyet kazandı ya, hep masum bulunuyordu gibi hatırlanıyor. Öyle değildi. Genç kızlar kampus kapılarından, çenelerinin altından bağladıkları başörtüleriyle giremiyorlardı. “Türban modern bir kıyafettir, üniversiteliye yakışır” diye bir formül bulundu. Kim buldu? Rahmetli Özal ve Doğramacı. Yani devlet.
Hem başını örtme hem de modern olma teknolojisi piyasaya sunulunca, şehirli kadınlar fırsatı kaçırmadılar.
***
Araştırmaların gösterdiğine göre, başını örten kadınların oranı artmıyor. Galiba biraz düşüyor bile. Uzun dönemli istatistikler olmadığı için bilemeyiz ama olsa olsa, seksen yıldır düştüğü hızla düşmüyordur son zamanlarda.
Araştırmalar etek boylarının trendi hakkında bir şey demiyor. Ama benim gözlemlerime göre hızla kısalıyorlar. Benim gözlemlerime göre, mesela göbeklerini teşhir eden kadın kalmadı ortalıkta. Göbeklerin kapanmasını AKP’nin temsil ettiği zihniyetten bilsek, başka bir muammayı çözmemiz gerekecek. Çünkü göbeklerin açılması da AKP dönemine denk geldiydi.
***
Demem o ki, kadın kıyafetlerindeki değişim üzerinden, değerlerin veya hayat tarzının hangi istikamette değiştiğini tespit etmeye kalkmak riskli iş. Sosyal makas değişikliği hakkında fikir üretmek hiç olacak iş değil.
Ama sosyal kaymanın yaslanabileceği sağlam göstergeler var. Mesela direksiyonlardaki kadın sayısı olağanüstü bir hızla tırmanıyor. Direksiyonlardaki başı örtülü kadın sayısı, daha da hızla tırmanıyor. Lüks otomobillerin veya ciplerin direksiyonlarındaki başörtülü kadın sayısı, galiba daha da hızla tırmanıyor.
Bu hesapta yoktu işte.
***
Bauman, Türkçeye Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları adıyla çevrilen kitabının ilk bölümünde bir düzen tarifi yapıyor. Her şeyin bir yeri olduğunu, mutfakta masanın üzerindeki bir tabaktayken düzeni tehdit etmeyen yemeğin, yatak odasında yastığa döküldüğünde düzeni bozduğunu söylüyor.
Devlet dairelerinde başı örtülü kadınlar çalışıyordu. Şimdi de çalışıyorlar. Hizmetli olarak çalıştıkları sürece görülmüyorlardı. Dolayısıyla düzeni filan tehdit etmiyorlardı. Üniversite dersliklerine girmelerinin hazmı zor.
Ancak belirli değerleri kabul etmiş, belirli hayat tarzını yaşayan insanların belirli hayat standartlarına ulaşabileceğini varsayarak büyümüştük. Yüksek statülü sosyal rolleri ancak onlar üstlenebilirlerdi. Diğerleri bu oyunda ancak figüran olabilirlerdi.
Son yirmi yılda, servetin ve statünün dağılımı hakkında bildiklerimize ters işler oluyor. İki tarafın da üniversite kapısına yıllardır bunca yığınak yapması sebepsiz değil. Türkiye’de servet ve statünün dağılımında, çok uzun bir tarih boyunca, eğitim hep önemli bir faktör oldu.
***
Yeni bir şey söylemiyorum, bütün bunlar defalarca söylendi. Mesele şu ki, ahaliyi balık hafızalı olarak niteleme fırsatlarının hiç birini kaçırmayanların hafızaları, ikide bir tazelenmeyi gerektiriyor.
Cemalettin N. TAŞCI