Partinin İradesi
Bildik hikâye ya, Kûfeli bir Arap devesiyle Şam’a gitmiş. Çok geçmeden bir Şamlı, “benim dişi devem” diye Kûfeliyi taciz etmiş. Kûfeli “deve benim, üstelik de erkek” dese de kavga büyümüş. İki Arap kendilerini Muaviye’nin huzurunda bulmuşlar. Muaviye tarafları dinledikten sonra “bu dişi deve Şamlının” diye kararını bildirmiş. Sonra halka dönüp, “ey ahali, bu dişi deve kimin” diye sormuş. Hep birlikte bağırmışlar: “Şamlınındır!” Muaviye devenin asıl sahibine dönüp “Kûfeli,” demiş, “ikimiz de biliyoruz ki deve senindir ve erkektir. Şimdi Kûfe’ye döneceksin. Ali’ye de ki ‘Muaviye’nin dişi deveyi erkek deveden ayıramayan ama o ne derse evet diyen on bin adamı var’. Ayağını denk alsın.”
Önceki gün AKP’ye yakın genç bir iş adamı “kim olacak” diye sorduğunda, “bence henüz Erdoğan bile bilmiyordur çünkü kararını vermemiştir ama benim favorim damat” dedim. Durakladı. “O kadar da değil, Reis kendini bitirir” dedi. Yukarıdaki hikâyeyi anlattım, kendisinin de o on bin adamdan biri olduğunu hatırlatarak…
***
Başbakan Lotoda damada oynamam yeni bir şey değil. Yani şu son gelişmelerden sonra dile getirmeye başlamış değilim damat opsiyonunu, aylardır söyleyip duruyorum.
Damadı şanslı görmeme yol açan ne?
Uzak Doğu inançlarına göre kötü ruhlar dümdüz giderlermiş. Bu yüzden mesela Japon Bahçelerine yatsuhashi adı verilen zikzak köprüler yaparlarmış. Siz köprüden zikzak yaparak geçerken, kötü ruhlar —dönemediklerinden— peşinizi bırakmak zorunda kalırlarmış. Çin’de eski evlerin dış kapılarından girdiğinizde, kapının tam karşısında, dümdüz bir duvarla karşılaşıyorsunuz mesela. Eve girebilmek için duvarın iki yanından birinden dolaşmanız gerekiyor. Dolaşamayan kötü ruhlar, duvara çarpıp kalıyor, eve giremiyorlar.
Filan.
Hâlbuki —netice odaklı— Batılı modern akıl, dosdoğru yol almak gerektiğini söylüyor. Kestirmeden… En kısa yoldan…
Erdoğan da modern bir Batılı. Hep, gidebildiği kadar dolambaçsız yol aldı. İmkânlar ölçüsünde elbette… Şimdi, mevcut şartlarda, imkânlar bana kâfi görünüyor. Yani iktidarı paylaşmamak, tamamını aile içinde toplamak için mümkün olan en kestirme yolu inşa etmeye, damadı Başbakan atamaya direnç gösterecek bir şey kalmadığını zannediyorum. Erdoğan’ın bu fırsatı kaçırmayacağını tahmin ediyorum.
Eh, benimki de bir tahmin neticede.
***
Gördüğünüz gibi, şahit olduğumuz, maruz bırakıldığımız bütün zırvalıkları anlamak, anlamlandırmak için —gücüm ölçüsünde— çaba harcıyorum. Damadın AKP Başkanı ve Başbakan olması ihtimalini bile… Yani akla sığmayacak ölçüsüzlüklere bile bir biçimde katlanamaya çalışıyorum.
Ama…
Diyelim kongreye tek adayla gidildi ve damat Başbakan oldu. Erdoğan —ve aşağılık korosu— çıkıp, yüzümüze baka baka, “partinin iradesidir” filan diyecekler ya! “Adam zaten layık, siz iflah olmaz Erdoğan düşmanlığı yüzünden, sırf Erdoğan’ın damadı diye adama karşısınız” filan diye bir de üste çıkacaklar ya!
Tasavvur ettiğimde bile midem bulanıyor.