Pozisyon Bilgisi
Oyuncularımız abarttığımız kadar yetenekli değilmiş ama Çek oyunculardan daha yeteneksiz de değilmiş. Yine de maçın sonu gelmeden neden havlu atmışız? Çünkü oyuncularımızın pozisyon bilgisi eksikmiş.
Pozisyon bilgisi?
Eğer bir fabrikada işçiyseniz, pozisyonunuz zaten, siz daha işe alınmadan tayin edilmiş olur. Ama fabrika dışında hal böyle değil. Fabrika dışında hiçbir yerde değil. Siyaseti fabrika gibi, önceden yapılmış bir planı gerçekleştirme faaliyeti olarak dizayn ederseniz, herkesin pozisyonunu önceden tayin edip, sonra da herkes pozisyonunda kalsın diye sistemi kanırtırsanız, mesela Gezi protestolarını anlayamazsınız. Tıpkı Olcay’ın kendi bekini bırakıp topu kovalaması gibi bir durum ortaya çıkar.
Olcay’ın takip etmediği beki, mesela yan hakem marifetiyle oyun dışı bırakabiliyorsanız, ne âlâ. Yani çizgi hakemi sahaya girip, Çeklerin sağbekine çelme taksaydı, golü yemeyecektik, değil mi? Bu işi Türkiye’de bir biçimde yapabiliyorsunuz zaten. Onlarca yıldır, öyle veya böyle yapıldı. Üç İstanbul kulübünün solaçıkları Anadolu takımlarının sağbeklerini kaçırdıklarında, hakem sahaya girip sağbeke çelme takmadı ama olmayan ofsaytları kaldırdı, olmayan faulleri çaldı, ve saire…
Türkiye’de yapabiliyorsunuz ama Türkiye dışına çıkınca… Olmuyor işte.
***
Erdoğan’ın kendisi ile Özal arasında bir akrabalık varmış gibi göstermeye çalıştığını ama aslında Demirel’i andırdığını söylediğimde, kendisini Erdoğan’a yakın hissedenler “o kadar da değil” diye sitem ediyorlar. Demirel yılları tam da böyleydi. Neticede “Eurovision’a katılmayalım, uluslararası futbol organizasyonlarına da katılmayalım” filan noktalarına geldiydik. Yazın bir kenara, yakında yine aynı teraneleri işitmeye başlayacağız.
Çünkü pozisyon bilgimiz yok.
Çünkü Suriye’de beslediğimiz adamlar bizim öngörmediğimiz işler işlemeye başladığında ne yapacağımızı bilmiyoruz. Çünkü o adamlar bizim öngörmediğimiz işler işlemeye başladığında, onların mağdur ettiklerinin Türkiye’de nasıl yankılanabileceğini bilmiyoruz.
Çünkü…
Çünkü hayatı bir fabrika gibi algılıyoruz, futbol gibi değil. Çünkü bizim okumuş çocuklarımız futbolu azımsayıp, fabrikayı yücelttiler. Hâlâ öyle yapıyorlar. Bizim okumuş çocuklar tarafından aşağılanmış, neticede onlara özenerek büyümüş olan Erdoğanlar, Davutoğlular ve diğerleri de aynı şeyi yapıyorlar. Dört başı mamur bir plan yapıp, herkesi o plana göre yerleştirmekle işlerin yoluna gireceğini düşünüyorlar. Sonra rakip sağbek, bizimkinin topu kovaladığını fark edince…
Dikkat edin, göreceksiniz. İktidar adına kameraların karşısına geçen herkes, ama istisnasız herkes, size, bana, memleketin her bir ferdine, “siz şurada duracaktınız” diyor, bir biçimde. Bununla kifayet etmiyor, Amerika’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye, Esad’a, IŞİD’e, aklınıza gelen herkese… Türkiye’nin başına, benim bildiğim hiçbir dönemde, bu kadar öğretmen edasıyla konuşan bir heyet gelmemişti.
Pozisyon bilgileri sıfır. Açığı, defansın arkasına sarkanları polis marifetiyle, savcı marifetiyle, gazeteci kisvesi altında aşağılık işler yapan aşağılık adamları marifetiyle derdest ederek kapatıyorlar.
Hep öyleydiler. Şimdi öyle olmadılar.
Hep öyleydiler. Türkiye sınırları içinde iyi kötü iş gördü memleketin okumuş çocuklarından öğrendikleri şeyler. Ama Türkiye dışında rekabet etmeyi zaten kendilerinden daha vasıflı adamlar da becerememişti. Neticede aynı havuzda soluklandılar: Bizim bizden başka dostumuz yok. Kapatalım sınırları, kalkınalım bir güzel.
***
Futbol dediğin pozisyon bilgisinden ibaret. Hayat öyle…