Referansınız Ne?
“25 Haziran 1792 günü iki astronom, Jean Baptiste Delambre ve Pierre Méchain, Paris’ten yola çıkarlar. Yasama Meclisi’nce evrensel bir uzunluk ölçüsü birimi saptamakla görevlendirilmişlerdir… İki astronomdan biri Dunquerque’e öteki Barselona’ya gider. Bu iki kent arasındaki boylamı bir karış sektirmeden ölçeceklerdir…”
Yukarıdaki alıntı, Türkçeye Metrenin İcadı ismiyle çevrilmiş olan, Fransız bilim tarihçisi Denis Guedj’in bir romanının arka kapağından. Bence kitabın Türkçe ismi, Fransızca orijinalinden daha manidar. Ne de olsa Fransız İhtilal Meclisi metrenin icat ediliyor olduğunun farkında değildi, keşfedildiğini zannediyordu.
Daha önce de işaret ettim, keşif ile icat arasındaki farkı mühim bulurum. Neredeyse tamamen icatlardan müteşekkil bir sosyal âlemde yaşıyoruz. Ama neredeyse herkes, kendi tanrısının esrarengiz düzenini adım adım keşfediyor olduğumuzu varsayıyor. Herkesin kafasında muhayyel bir düzen var. Daha elim ve daha vahim olmak üzere, herkesin muhayyel düzeninin kendince mukaddes bir yanı var.
***
Güneydeki ölçüm işlerini yürüten Méchain, Guedj’in romanının bir yerinde şöyle der: “İşte beceriksizlik diye buna derim. Bunun sonucunda, Yerküre’nin böyle biçimsiz yapılmasına bakılırsa, devinim, çekim ve yerçekimi yasalarıyla, —belki de Yaratıcı her şeyden önce bu yasaları kotarmıştır— evet onlarla, Yerküre düzensiz bir biçim almaya zorlanmış olabilir.”
Méchain’in elinde imkân olsa, Yerküre’yi yeniden yapmaya kalksa nasıl bir şey yapardı, tahmin etmek zor değil. Mükemmel bir küre, yani kutuplarda basık olmayan, ekseni eğik olmayan, yüzeyi pürüzsüz bir küre, Platonik bir küre yapardı.
Platonik bir kürenin mevcut Yerküre’den çok daha düzgün olduğundan şüphe yok. Lakin şöyle ufak bir mesele var: Eğer Yerküre Méchain’in hayran olduğu düzgünlüğe sahip olsaydı, diğer her şey aynı kalsa bile, mesela bütün yüzeyi eşit derinlikte suyla kaplı olacaktı. Yani karalar olmayacaktı. Demek ki karalarda yaşayan insan türü olmayacaktı. Demek ki mükemmel küreleri kutsayan Platon olmayacaktı. Platon’dan aldığı ilhamla Yerküre’yi biçimsiz bulan Méchain de olmayacaktı.
Eh, bu da çok mühim bir kusur sayılmayabilir, Yerküre’nin mevcut biçimsizliği ile mukayese edildiğinde…
***
Méchain şöyle devam eder: “Artık bundan sonra da, çaresi yok, düzeltilemez. Meğer ki… Sıfırdan başlanıp her şey yeniden ele alınsın.” Anlaşılıyor mu bilmiyorum, Méchaingillerin sıfırdan başlayıp her şeyi yeniden ele alacak kadar kudretli olmamaları sayesinde hayatımızı sürdürebiliyoruz. Kazara böyle bir güçleri olursa, vay geldi başımıza.
Ama mesele Méchainlerle sınırlı değil. Siz de bir yığın şeyi kusurlu görüyor ve sıfırdan ele alıp düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz. Benim gibi biri itiraz ederse de “ne yani, başımıza gelen bunca şeye kader deyip boyun mu eğelim, bir şey yapmayalım mı” diye isyan ediyorsunuz.
Bir şeyler yapalım elbette.
Mesele, biçimsiz bulduğumuz şeyleri neye yaslanarak biçimsiz bulduğumuzda. Daha mühimi, biçimsizlikleri düzeltirken referansımız ne olacak? Sırf kusursuz diye Platonik bir küre mi yapacağız, yoksa mesela TEKEL işçileri gibi gerçek insanların gerçek ihtiyaçlarından, hayattan mı yola çıkacağız?
Düzgünlük ile düzen farklı şeylerdir. Sadece birinde hayat var.
Cemalettin N. TAŞCI