Saksıda Bu Kadar
1970’lerde, Mülkiyeli Temel yaz tatili için memleketine gitmiş. Bahçede uğraşan babasıyla hasret gidermek için çitin üzerine tünemiş. Oradan buradan konuşurken babası, “ula Temel sana Dursun’un karıyı alalım” demiş. Temel şaşırmış, “ne diyorsun baba, Dursun beni öldürür” deyince, babası çapalamaya ara verip başını kaldırmış. “Bizim oğlan Ankara’ya gideli aklı bir tuhaf” gibilerden bakmış Temel’in yüzüne, “ya ne yapaydı” demiş, “alkış mı tutaydı?”
Mülkiyelinin adı hariç, hepsi ayniyle vaki…
***
AKP adına söz alan hemen herkes, üç yılı aşkın süredir, “AKP’nin Türkiye’yi uçurmasından rahatsız olan birileri, Türkiye üzerine oyun oynuyor” deyip duruyorlar. Onlar küresel çete demiyor, üst akıl diyorlar. Ama fark sadece bir terminoloji farkı. Yoksa, her şeye kadir bir gücün olduğu, bir plan yaptığı, o planı bozmaya kalkanı ezip geçtiği hususunda mutabıklar.
(AKP adına konuşanlar ile küresel çeteciler arasında bir fark var ama —değinmeden geçmeyelim. Küresel çetecilere göre, bizim küresel çetenin planlarına güç yetirmemiz neredeyse imkansız, onlar planlarını yapmışlar ve her şeyi dizayn edip adım adım gerçekleştirecekler. AKP’liler ise üst aklın oyununun milletin milli direnişi ile bozulabileceğini öne sürüyorlar.)
Yani…
Dursun’un nikâhlı karısına göz koymuşsun, sonra da seni alkışlasın diye bekliyorsun.
***
Bir grup yetenekli genci örgütlesem, şahane bir haber sitesi yapsak. Site çok müthiş bir site olduğundan, mesela her gün dünyanın dört bir yanından 5-6 milyon kişi siteye girse. Öyle bir site ki, siteye her girenin yaşı, cinsiyeti, oturduğu yer, gelir düzeyi, ilgileri, hobileri ve saire hakkında eksiksiz bilgi sahibi olsam.
Reklamverenler için son derece kullanışlı biri olurum. Sahip olduğum ayrıntılı bilgi sayesinde kime hangi ürünün reklamını göstereceklerini bilebilecekleri için, benim sitemin başarılı olmasından muazzam fayda sağlarlar. İzleyici sayımın her gün daha da artması için duacı olurlar.
Siyasiler için de son derece kullanışlı biri olurum. Eğer benim sitemde görünebilirlerse, popülaritelerine, en kestirme yoldan müthiş bir ekstra yazma şansları olur. Ama siyasiler için kullanışlı olmak ile reklamverenler için kullanışlı olmak arasında fark var. Reklamverenler, neticede, bastırırlar parasını ve reklam alanı satın alırlar. Ama siyasiler beni satın alamayacak olduklarını anlarlarsa, birden, kullanışlı bir müttefik olmaktan ciddi bir tehdit olmaya değişir statüm. O siyasi hakkında biçimsiz bir haber yapabilirim veya rakibini övebilirim, filan.
Başka reklam mecraları için ise ciddi bir tehdit olurum. Rekabet edebilmeleri ve reklam pastasından alıştıkları payı koruyabilmeleri için, bilmedikleri, aşina olmadıkları teknolojileri üretmek ve kullanmayı öğrenmek zorunda kalırlar.
Haber sitesi misalini gönlünüzce çeşitlendirebilirsiniz, çünkü hayatta nötr bir şey yok. Her şey politik ve her şey aynı zamanda iktisadi.
Bir ucunda sizi kullanışlı bulacak özneler, öteki ucunda mevcudiyetinizden hiç memnun olmayacak özneler olan yelpazenin ara tonlarını da istediğiniz kadar çeşitlendirebilirsiniz. Hepimiz aynı oyunun oyuncularıyız.
Yani…
AKP’liler haklı olsalardı, sahiden de üçüncü köprü, üçüncü havaalanı gibi hamlelerle birilerinde, memleketin içini karıştırmaya gücü yeten birilerinde tehdit algısı oluşturmuş olsaydık, Dursun’un karısına göz koymuş olacaktık. Tedbirini almış olmak gerekiyordu.
Elbette Türkiye’nin kanatlanıp uçmaya başladığını düşünen, “Türkiye benim karıyı baştan çıkaracak galiba” diye endişelenen kimse yok. “Hayatımın kalanını bu donuk Almanya’da mı tüketeceğim, gider dinamik Türkiye’de doya doya yaşarım” diyen bir tek Alman genci yok mesela. Ama “ah ulan Almanya’ya kapağı bir atabilsem” diyen bir yığın Türk genci var. Mesele gerçekliğin böyle olması değil. Gerçeklik AKP’lilerin zannetmemizi istedikleri gibi olsaydı bile, siyasi iktidar üst aklı bir mazeret olarak üretemezdi.
Tastamam benzer sebeplerle, küresel çeteciler de benzer mazeretler, benzer açıklamalarla herhangi bir şey açıklamış olmuyorlar. Dursun karısını eve kapatmış, bir de üstelik sizin mahallenin kızlarına göz koymuşsa, çıkar haddini bildirirsiniz. “Ah ulan şu küresel çete bizim mahalleye dadandı da biz evde kaldık” filan diye ağlaşıp durmanın manası hiç yok.
***
Zaten de küresel çete mahallenin kızlarını ayarttığından evde kalmış filan değilsiniz/değiliz. Kız dediğin evleneceği adamda (veya delikanlı dediğin evleneceği kızda) bazı meziyetler arar. Evinde oturup “küresel çete, küresel çete” diye sayıklayıp durana neden varsın?
Memlekete bir bakın. Cumhurbaşkanı koltuğunda Erdoğan. Şu son birkaç günkü performansı göz yaşartsa da, neticede kendisi her fırsatta sahibinin sesi olduğunu söylemeden beyanatının eksik kaldığını hisseden bir Başvekil. Ana muhalefet partisinin başında, “idam cezasını meclise getirsinler bakarız” demeyi cinlik zanneden bir Kılıçdaroğlu. Ve AKP’nin hisselerini kendi hesabına geçirmesi en kolay görünen MHP’nin başında, söyleye söyleye “idam cezasıyla ilgili olası bir teklifi değerlendiririz” diyebilen bir meczup.
Basit bir soru: Bu heyet mesela bir şirketi yönetse, şirketin hali nice olur? Bir spor kulübünü yönetseler kulübün hali nice olur? Demem şu: Bizim hallerimizi açıklamak için öyle küresel çetelere, üst akıllara filan hiç lüzum yok.
İmdiii…
Türkiye’nin hasımları var. Türkiye’de işler şöyle değil de böyle gitsin diye hayal kuranlar, hayal kurmakla yetinmeyip plan yapanlar, plan yapmakla yetinmeyip o planları hayata geçirmek için çaba harcayanlar var. Hani nasıl Fenerbahçe Monaco’nun karşısına çıktığında, Monaco’lu futbolcular Fenerbahçe’nin muhtemel ataklarını kesmeye, Fenerbahçe defansını aşmaya çalışacaklarsa… Maçtan sonra bir Fenerbahçeli yetkili çıkıp “ne güzel transferler yapmış, ne güzel kadro kurmuştuk, Monaco’yu da eleyip yolumuza devam edecektik, ama Monaco kalecisi şutlarımızı önledi” filan derse… Ne hissedersiniz?
Monaco şimdiden plan yapmaya başladı. Maç saatine kadar plan yapacak. Ama Monaco’nun hocası “planları yaptık, şimdi iş artık futbolcularda” deyip, maçın başlama düdüğünden sonra gidip yatmayacak. Maçı izleyecek. Planları kesinlikle aksayacak ve o aksaklıkları ortadan kaldırmak için tedbirler düşünecek. Muhtemelen maçın içinde plan değişikliği yapacak. Filan.
Hepsi plan yapan ama yaptıkları her plan gerçekliğe toslayınca un ufak olan, planları un ufak olduğunda da gerçekliği suçlayan bir heyet tarafından siyaset yapılan, benzer nitelikteki şahısların şikâyetleri analiz diye ürettiği bir toplumuz. Mağlup olup elenmemiz için bize başka dert lazım değil.
***
Her şeye kadir, her şeyi planlamış, gerçekleşen her şey de onun planlarına göre gerçekleşen bir özne olmadan dünyada olup biteni anlayamayacak olan akranlarımı, küresel çetecileri tanıyorum, asla teslim olmayacaklardır. “Zaten,” diyeceklerdir, “memleketin başına işte bu adamları getiren özneye küresel çete diyoruz biz.”
Ama yine yanılıyorlar. Bu zevatı kimse getirip memleketin başına musallat etmedi. Biz yaptık. Biz. Yani sadece ve en çok dağdaki çoban değil, daha çok biz, okumuşlar. 12 Eylül siyaset düzenini nezihleştirirken alkış tutanlar. Siyasetin kendi tabiatından koparılıp, saksıya taşınmasına alkış tutanlar.
Saksıda bu kadar olur.