Şantaj
Birkaç yıl önce Şırnak’ta Açıköğretim sınavında Üniversite Temsilcisiydim. Binaların birini denetlerken birden koridorda kıyamet koptu. Öğrencilerden birinin “adamı dağa çıkmaya mecbur ediyorsunuz” diye bağırdığı, görevlilerin de onu teskin etmeye çalıştığı işitiliyordu.
***
Devam etmeden önce çok daha eskiye gideyim, izin verirseniz. Asistanlığımın ilk aylarında bir gün, Akademinin kırmızı halılı koridorlarında alışılmadık bir manzarayla karşılaşmıştım. Öğrencilerin girmesinin pek müşkül olduğu koridorda, üç öğrenci, Akademinin en korkulan, burnundan en kıl aldırmaz profesörünü kuşatmışlar, besbelli bir şeye razı etmeye çalışıyorlardı.
Profesör öğrencilere pek pabuç bırakacak gibi görünmüyordu. Daracık koridorda yanlarından geçmeye çalışırken beni kolumdan tutup durdurdu. Kendi tezini kısaca özetledikten sonra “değil mi ama Cemalettin” diyerek, öğrencilerin sayısal üstünlüğüne karşı bir cephe oluşturmaya teşebbüs etti. Herhalde benim “elbette hocam” diyerek kendisine destek vereceğimden hiç şüphesi yoktu. Hocanın yaptığı özetten pek bir şey anlamış değildim. Çok da umurumda değildi açıkçası. “Öğrenci velinimetimizdir, öğrenci her zaman haklıdır” dedim, becerebileceğim en sevimli halimle.
Üniversitede yaşadığım onca yılda talebini geri çevirdiğim hiçbir öğrenci olmadığını elbette iddia etmiyorum. Ama her ihtilafa öğrencinin haklı olduğunu varsayarak yaklaştım. Meseleyi anlamaya başladıkça, elbette fikrimin değiştiği oldu.
***
Şırnak’ta da meseleyi anlamaya çalışma işine, öğrencinin haklı olduğunu peşinen varsayarak başladım. Bence gerçekten haklı olduğu neticesine vardım. Göz yumulabilir bir hata yapmıştı. Ama salon başkanı hanımefendi, başka devlet dairelerinde veya kurumlarda da benzerine rastlanabileceği gibi, kuralları fazla kitabi yorumlamıştı. Ne yazık ki iş işten geçmişti, yapılabilecek bir şey yoktu.
Lakin herhalde bu durum sadece Şırnak’ta vuku bulmuyordu. Niğde’de, Burdur’da da herhalde tavizsiz bir salon başkanına denk geldiği için mağdur olan öğrenciler vardı. Muhtemelen onlar da feveran ediyorlardı. Ama hiçbiri, şikâyetlerini dile getirirken, virgül niyetine “adamı dağa çıkmaya zorluyorsunuz” mealinde kalıplar kullanmıyordu.
Aziz yurdun başka bölgelerinde çıkılacak dağ kıtlığı çekildiğini zannetmiyorum. Fark, insanların aklına şantaj yapmanın gelmemesinden kaynaklanıyor. Şantaj da hoş bir şey değil yani. Ama mesele sadece şantajın hoş olmamasından ibaret de değil. Eğer sizi sevmeyen, problemlerinizin çözülmesini istemeyen bir görevliye denk gelirseniz, pekâlâ, “dağa çıkmazsan namertsin” meydan okumasına muhatap olabilirsiniz. Sizi destekleyecek birilerini bulmanız da pek kolay olmaz.
Hani Diyarbakırspor ikide bir “ligden çekiliriz” diye şantaj yapmaya başladı ya… Diyarbakırspor başkanı, her kulübün başına gelebilecek şeylerden sonra, her defasında “ligden çekiliriz” diyecekse, ben Kürtlerin başının derde girmesini istiyor olsam, her Diyarbakırspor maçına gider, “PKK dışarı” diye bağırırım.
İşin kötüsü, galiba Sayın Başkanın muradı da bu.
Cemalettin N. TAŞCI