Sizin İradeniz Kaç Dolar?
Biri demiş ki, “BM’de oylama var. Kudüs’ü başkent yapma girişimi. Ne yapıyor ABD başkanı. Tehdit sallıyor… Demokrasinin beşiği dünyada dolarla satın alınacak iradeler arıyor. Sayın Trump siz Türkiye’nin demokrasi iradesini dolarla satın alamazsınız. Tüm dünyaya sesleniyorum. Dolarlarla demokrasi iradenizi birilerine asla satmayın. Dolarlar gelir satılan irade gelmez.”
Kim demiş?
Biraz geri gidelim.
25 Aralık 2002’de, ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunlarının İnternet listesinde şöyle yazmışım:
“Türkiye’nin bu savaşa bulaşmasını istemiyorum.
“Türkiye bu savaşa bulaşmazsa iktisaden çökecekse/çökertilecekse, bu savaşa bulaşmasını istemiyorum.
“Türkiye’nin iktisadı bundan böyle 20 yıl belini doğrultamayacaksa, bu savaşa bulaşmasını istemiyorum.
“Türkiye bu savaşa bulaşmazsa, ABD tarafından, ilk fırsatta, bir biçimde terörist ülke ilan edilip, uluslararası kamuoyunda mahkum edilecekse, bu savaşa bulaşmasını istemiyorum.
“Türkiye bu savaşa bulaşmadığında, ABD’nin bir sonraki hedefi olacaksa, bu savaşa bulaşmasını istemiyorum. (O savaşı, o zaman düşünürüz.)
“Türkiye’nin meclisinin savaş konusunda ikiye ayrılıp birbiriyle dövüşmesini istemiyorum.
“Mecliste temsil edilen iki partinin genel başkanlarının, kamuoyunun önüne çıkıp, samimiyetle, Türkiye’nin savaşa bulaşmasının ve bulaşmamasının muhtemel neticelerini bize anlatmalarını ve sonra da kararı bize bırakmalarını (referanduma gitmelerini) istiyorum. Referandumdan önce savaş isteyenlerin de karşı olanların da dertlerini açıkça anlatabilecekleri bir platformun sağlanmasını istiyorum. Eğer böyle bir referandumdan savaşa evet çıkarsa, savaşa karşı olmayı sürdürsem de, neticeyi anlayışla karşılayacağımı herkese garanti ederim. Ama aksi halde, yani bize sormadan savaşa girildiği, savaşın herhangi bir biçimde iç politika malzemesi yapıldığı durumda, bu işlerde mesuliyeti olanları asla affetmeyeceğimin şimdiden bilinmesini de istiyorum.”
Referandum yapılmadı ama iki ay kadar sonra TBMM, beklenmeyen ve tarihi bir kararla, benim bulaşılmasını istemediğim savaşa bulaşmama kararı verdi. Yani, Saddam’a karşı ABD’nin savaşı için ABD askerlerinin Türkiye’ye yerleştirilmesine ve TSK’nın ABD ile birlikte Irak’a girmesine TBMM mani oldu.
O tarihi oylama sonrası, yukarıda dünyaya “Dolarlarla demokrasi iradenizi birilerine asla satmayın, dolarlar gelir, satılan irade gelmez” diye akıl verdiğini gördüğümüz zat, “memur maaşlarını ödeyemeyince bakalım ne yapacaksınız” gibilerden çemkirmişti. AKP Genel Başkanı idi. Kısa süre sonra da Başbakan olacaktı. Memurlarına maaş verebilmenin yolu olarak, ABD’nin yanında nüfusu Müslüman olan bir ülkeye sefer düzenlemeyi ve bunun mukabilinde de ABD’den üç beş neyse artık, bir miktar dolar alabilmeyi görüyordu.
“Eh, o bile öğreniyor demek ki” diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü öğrenme kabiliyeti olmadığını defaatle teşhir etti.
“Vay, Erdoğan’ın tutarsızlığını bulduk” diyebilir miyiz? Komik olur. Tutarlı herhangi bir şeyini görmedik ki…
E peki, ne demek istiyorum.
Hiç! Hatırlatayım dedim.