TSK’nın Düşmana İhtiyacı Yok

Posta kutuma, altında Celal Şengör’ün imzası olan bir metin düştü. “Elit birilerinin birilerini seçmesini imâ eder etimolojik olarak. Halbuki kavram olarak elit tamamen anti-demokratik bir kavramdır. Birilerinin kendiliğinden başkalarından daha iyi bir hale geldiğini imâ eder.” filan gibi akıllarla başlıyor.

Bu lafları edebilmek için nasıl bir demokrasi tasavvuru lazım, bilemedim. Ama zaten yazı boyunca öyle tuhaf sebep-sonuç ilişkileri var ki, demokrasi tasavvurunun tuhaflığı çok masum kalıyor.

Tarihteki ihtilallerin hepsinin elitleri yok etmeye yöneldiklerini biliyor muydunuz? Delil lazım mı? Sayın Şengör Fransa’da ders verirken, artık nasıl denk getirdiyse getirmiş, “Fransız İhtilali felaketi” demiş, hiç itiraz görmemiş. Aşikâr değil mi, eğer Fransız İhtilali elitleri yok etmeye yönelmiş olmasaydı, birileri bu lafa itiraz edecekti.

Siz tabii bu akıl yürütmeyi tuhaf, bu delili kifayetsiz bulabilirsiniz ama Sayın Şengör’ün Fransa’da ders verdiğini bilmiyorduysanız, öğrendiniz bu vesileyle. Rus İhtilalinden de misaller var ama delil yok, çünkü, anlamışsınızdır siz onu, Sayın Şengör orada ders vermemiş. Ama Çin’de çalışırken Kültür İhtilalinin mağduru Huang Ji-Qing gibi büyük bir jeologun başına gelenleri kendi ağzından dinlemiş ve kanı donmuş Sayın Şengör’ün.

***

Neyse, öğreniyoruz ki “Türkiye’nin hiçbir zaman bir Fransa, bir Rusya ve hattâ bir Çin gibi bir entellektüel eliti olamamış”. Hemen tasalanmayın canım, “…her şeye rağmen, Türkiye’yi dar zamanında kurtaracak kadar dünyayı bilen, işinin ehli, vatanını seven bir eliti olmuştur. Bu elitin adı Türk Silahlı Kuvvetleridir.” Rahatladınız, aşağılık komplekslerinden kurtuldunuz değil mi? O halde devam edelim. TSK sadece Türkiye’yi ve Türk milletini korumakla yetinmemiş, Türkiye’ye ilk ressamlarını, ilk doktorlarını, ilk gerçek bilim insanlarını da hediye etmiş. Çünkü en iyi eğitimi hep TSK vermiş.

Yaa. Memleketin yoksulluğunun sebebi de anlaşıldı böylece, çünkü TSK Türkiye’nin müteşebbislerini yetiştirmemiş. Medyanın, spor kulüplerinin hali de TSK’nın bu alanlara el atmamasından olabilir pekâlâ.

***

Seçilmeyip oluştuğu için, elitlere karşı her zaman ve her yerde bir reaksiyon meydana gelirmiş. “Ne alaka,” filan diye sormayın, daha tuhaf sebep-sonuç ilişkileri var. Türk halkı ordusunu canından çok severmiş, çünkü o ordunun mensupları kendi çocuklarıymış.

Elite karşı reaksiyon oluştuğuna, Türkiye’nin eliti de TSK olduğuna göre, TSK’ya karşı reaksiyon olmalıydı ama öyle olmuyor. Türk halkı ordusunu canından çok seviyor. Biraz kayboldum ben. Galiba diğer ülkelerin elitleri, o ülkelerin halkının çocuklarından değilmiş. Öyle olsaymış, o halklar da kendi elitlerini çok sevecekmiş.

Veya zaten insanlar kendi çocuklarını seçemezler, onlar da oluşur. Dolayısıyla halk TSK’ya yolladığı kendi çocuklarına da reaksiyon duymalı değil mi? Filan…

***

Yazı, son yıllarda Türkiye’nin elitine karşı bir hücum başladığını tespit ederek devam ediyor. O belli zaten. Celal Şengör imzalı ölçüsüz, tuhaf bir lisanla yazılmış ve asgari mantıktan mahrum metin mesela, TSK’yı yıpratma çabalarının bir parçası olmalı. Bir tek yazıyla TSK’ya ancak bu kadar zarar verilebilir.

Yazıyı kaleme alanın, yayınlayanın, okuyup beğenip sağa sola yollayanın ruh halini anlayabiliyorum. TSK’nın maruz kaldığı şartları içlerine sindiremiyorlar. Ama o şartları değiştirmenin yolu bu değil.

Böyle dostları varken, TSK’nın düşmana ihtiyacı yok.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin