Türk Taksici ve Rus Kadın
Hakan Aksay taksiye binmiş. Taksici kendisini tanımış. Tanıyınca Rusya’yı sormuş. Ama birkaç cümle bile dinlemeden, Aksay’a Rusya’yı anlatmaya başlamış. Sizin de başınıza gelmiştir benzer hadiseler. Sizin içinizden de “bunu bari bilme be kardeşim” diye geçtiği olmuştur. Sizin de, tahmin ediyorum ki, tıpkı Aksay gibi, “her Türk doğuştan bütün konuların uzmanıdır” diye başlık atmak ihtiyacı hissettiğiniz olmuştur.
Ve…
Eğer daha önce yazdıklarımı okuduysanız, böyle bir başlığın ve böyle bir yazının beni kışkırtacağını da tahmin etmeniz zor değil.
Doğuştan her konuyu bildiğini düşünen biri olduğumdan mı üzerime alındım? Zannetmem. Rahmetli Turgut Uzer, “yahu ben senin her konuda yazdığını zannediyordum ama meğerse sen hep sadece bir tek şey söylüyormuşsun” dediydi, yazdıklarımı toplu halde ePosta’da okuduktan sonra. Bence haklıydı, bildiğim, bildiğimi zannettiğim bir tek şey var. Mevzu futbol da olsa, siyaset de olsa, ticaret de olsa, hep o bildiğim biricik şeyi dile getiriyorum.
Türk olduğum ve Türklere yönelik bir aşağılama hissettiğim için mi üzerime alındım? Zannetmem. Türküm. Ama Türk olmakla övünecek biri değilim. Kendimi Türkleri müdafaa makamında da görmüyorum.
Mesele başka.
Aksay Antalya’da bir Rus hanımla konuşurken, onun da kendisininkine benzer bir tespiti — Türklerin aşırı özgüven sahibi oldukları tespitini— yaptığını görüyor. Aksay itiraz etmeyince… Hanımefendi vitesi yükseltmiş.
Sonra…
Aksay hanımefendiye bu “kof özgüven”i neye bağladığını sormuş. O da aynı açık sözlülükle cevaplamış.
“Aileler, özellikle de anneler, oğullarını büyütürken daha bebeklikten başlayarak hep büyük bir hayranlık ve abartmalı övgülerle, daha doğrusu pohpohlama ile ilerliyorlar. ‘Aslan oğlum, akıllı oğlum!.. Benim oğlum her şeyi bilir, her şeyi yapar!..’ Böyle büyüyen çocuk, annesinin sözlerine içtenlikle inanıyor ve zaten ‘doğuştan deha’ olduğu için ek bir bilgilenme/eğitim sürecine ihtiyaç duymadan her konuda fikir beyan etmekte hiçbir sakınca görmüyor.”
Ne oldu şimdi?
Antalya’da yaşayan, herhalde son yıllarda Antalya’da yaşamaya başlamış olan bir Rus hanımefendi, bir takım gözlemler yapmış. Aksay’ın yaptığı türden gözlemler… Ama anlaşılan o ki, Aksay bu gözlemlerde tespit ettiği şeyin sebebi/kaynağı hakkında kendisini tatmin edecek bir teori geliştirememişken… Rus hanımefendi, “şak” diye…
Ne oldu şimdi?
Hanımefendinin “kaç diploması olduğunun umursanmaması” eğer bir emniyet supabı olarak oraya konmuşsa da beni kesmez. İstediği kadar çok sayıda diploması olsun —ki Rus üniversitelerinden alınmış diplomalara başka yerlerinkiler kadar bile itibar etmem— Antalya’ya sonradan yerleşmiş bir kadının böyle hükümlere varabilmesi, taksicinin Rusya’da yıllarca yaşamış Aksay’a Rusya anlatması kadar absürt.
Kadınlara, hele Rus kadınlarına hürmetim sonsuz. İstediklerini diyebilirler. Derdim Rus kadınla değil yani, Aksay’la bile değil… Taksici yaptığında rahatsız edici olan şey, Rus kadın yaptığında hiç de rahatsız etmiyor olabilir bir erkeği. Bir Türk erkeğini… Anlarım.
O Rus kadının teorisini tatbik edecek olursak, Türkiye’de Türk erkeklerinin ağzının içine baktığı Rus kadınları da… İşte belki de bu yüzden —yani ağzının içine bakıldığından— böyle sebepsiz bir özgüvenle, yaptıkları sınırlı gözlemden yola çıkarak, şak diye genellemeler yapabiliyor, teoriler üretebiliyorlar. Sormuyorlar kendilerine, kaç Türk ailesi tanıdım, Antalya’da gördüklerim Türk ailelerini, annelerini ne kadar temsil ediyor olabilir filan diye…
Neticeten, bu misalden de görüyoruz ki, taksicinin hali pek de Türklere has bir şey değil. Peki, mevzu beni neden alakadar ediyor? Türk aydınının çifte standardının, Rus kadına gösterdiği hoşgörü ve saygıyı Türk insanından esirgemesinin yol açtığı yaygın rahatsızlık AKP’den sonra bir de milliyetçi faşizme zemin olacak diye korkuyorum da… Hani diyorum, olumsuzlukları Türklüğe filan yıkarken, kendi kabahatinizi ahaliye fatura etmeden önce… Biraz daha düşünseniz. Antalya’ya herhalde birkaç yıl önce gelmiş, muhtemelen çok diplomalı bir Rus kadından daha özenli olsanız… Hiç değilse Türklere söverken Rus kadının arkasına saklanmanın biçimsiz bir iş olduğunu idrak edecek kadar sağduyu sahibi olsanız…
Çok şey istediğimi düşünmeyin. Mesela “ulan taksicide gördüğümde midemi kaldıran tavır Rus kadında gördüğümde neden saygıdeğer görünüyor bana, ben nasıl biriyim” filan diye düşünmenizi talep etmiyorum. O iş zor, diplomayla filan olacak iş değil.