Yalnız ve…

Doğru anladıysam, kovulduğu cennetin tadı Akif Beki’nin damağında kalmış. Geçici görevle cennete yeniden tayin edilmesini fırsata çevirip daimi kadroya geçebilme ümidiyle canhıraş bir çaba harcıyor. BM Genel Kurulundaki trajik yalnızlığı tevil etmeye çabalarken, kapasitesini aşırı zorlamış. “Yalnız ve güzel ülkem” diyemeyeceği için de, “yalnız ve kahraman Erdoğan” portresi çıkarmaya çalışmış.

Kahramanlık ve mevzuuna ayrıca geleceğim. Ama yalnızlığı kahramanlıkla meşrulaştırmak ziyadesiyle klişe. Beki’nin kapasitesini zorlayarak varabildiği yer böyle bir nokta.

Bir de ilave bir zavallılık var, Beki’nin hakkını yemeyeyim: “Siz şimdi salondaki yalnızlıktan haberdar olmuşsunuzdur” diye düşündüğünden, “ama BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için adaylığımızı destekleyen şu kadar üye var” diyor. Yani zannettiğiniz kadar yalnız da değiliz. Filan.

Bence cennette daimi kadroyu hak ediyor. Belki böylelikle Hürriyet’te kendisine maruz kalmaktan kurtuluruz.

***

Kahramanlar genellikle yalnız olur. Ama her yalnız kalan kahraman olmak zorunda değil. İnsan budala olduğundan, gaddar olduğundan, insani ilişkileri yürütebilecek insani donanıma sahip olmadığından, “top benim” deyip durduğundan da yalnız kalabilir. Yalnız olanların kahir ekseriyeti de böyle zaten.

***

Yalnızlık hoş değil. Ama benim için kahramanlık da hoş değil.

Attila İlhan’ın TRT için yaptığı dizilerin biri bana Çalıkuşu’nun dönem uyarlaması gibi gelmişti. “E, biz Ferideleri kahramanlaştırırken, artık kahramanlara muhtaç kalmayacağımız bir sosyal düzen inşa etmek için değil miydi, ne iş” mealinde bir yazı yazmıştım. Kahraman ihtiyacı, benim açımdan, bir toplumun gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergesidir. Bir toplum işlerin yolunda gitmesi için kahramanlara ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, o kadar vahim haldedir bana göre.

Demokrasi, kahraman talebini ortadan kaldırır. Çünkü toplumun problemleri, aşırı maliyetleri üstlenmek zorunda kalan yalnız bireylere ihtiyaç duymadan, sosyal organizasyon vasıtasıyla çözülür. Demokrasi, toplumu, kendi problemlerini bireylere aşırı yük bindirmeden çözebilecek şekilde olgunlaştırır. Benim için demokrasi böyle bir şey ve ben bu yüzden demokratım. Demokrat olduğum için de kahramanları sevmem.

Cumhuriyet dedelerimize “bir nesil kahramanlık yapıverin de sizden sonrakilerin kahramanlığa ihtiyacı kalmasın” dedi. Yaptılar ama kahramanlığa ihtiyaç bitmedi. Memlekette kahramanlık tiryakilik halini aldı. Demokratlar kahramanlar gibi geldiler. Her köşe başında bir milyoner yaratamadılar ama her köşe başında bir kahraman yarattılar. Çünkü kahraman ihtiyacını körüklediler. Çünkü demokrat değillerdi.

***

İslam dünyası kahramanlara ve kahramanlığa ziyadesiyle muhtaç. Dün öyleydi, bugün dünkünden de öyle.

2002’de memleket de kahramanlara muhtaçtı. Muhtaçlığı dinmedi. Aksine, şimdi BM Genel Kurulunda, BM’yi yeniden biçimlendirmeye soyunmayı gerektirecek ölçeklere tırmandı.

Eh, Erdoğan’ın neden başarısız olduğunu da açıklayabiliriz böylelikle. Yedi düvelin ona ve değerlerine karşı organize olduğu palavraları, onun vasıflarını sorgulama ihtiyacını da bir çırpıda ortadan kaldırıveriyor. BM böyle —yani olduğu gibi— olmasaydı, görürdünüz siz…

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et