Yalvar Yiğidim, Yalvar
Yalvar ki, belki Mr. Putin insafa gelir, “ah garibin proceleri vardı” filan der, yaptırımlardan cayar.
Caymaz ya, “sizin uçağı, dâhiyane ABD-Rusya-Türkiye projemi çekemeyenler telekinezi marifetiyle düşürdü” filan diye bir masal uydur. Bakalım burada bulduğun ahmaklara benzer müşteri bulabilecek misin?
Bulamayacaksın ya, dilini —ustalaşmış olduğu— diğer maksatlarla kullanabilirsin. Kim bilir, belki de Mr. Putin patronun gibidir, hoşlanır bu işlerden.
Galip ihtimal o da yetmeyecek, sen de biliyorsun. Sen bile biliyorsun.
Neyse boş ver. Sen gazetendeki köşende yazmayı sürdür yine, “ah bu Mr. Putin, ne kadar yanlış işler yapıyor” filan diye… “Kendi bilir, biz dünya lideriyle birlikte çalışarak, çalışarak, çalışarak benim dâhiyane projelerimi hayata geçireceğiz” gibilerden gaz vermeye devam et. Seni okuyan, zekâ seviyesi seninkine eşdeğer birkaç yüz kişi inanır sana. İhtiyaçları var inanmaya. İnanacak birine ihtiyaçları var. Ama sen de biliyorsun —sen bile biliyorsun— ki, o birkaç yüz kişinin bile hükmü yok. Seni oraya yerleştiren zat-ı muhteremin hoşuna gider. Seni orada tutar bir süre daha.
***
Ama sen bir yandan kaçacak bir delik aramaya da başla bence. Patronların, bu tiyatro bitince, perde inince nereye kaçacaklarını şimdiden ayarladılar, sen açıkta kalma. Normal şartlar avdet edince, aha akla saydığın bu tuhaflıklarla burada —veya herhangi bir yerde— karnını doyurman müşkül. Herhangi bir yerde bunlara para ödeyecek bir müşteri bulman imkânsız. Kazandıklarını şimdiden emniyetli bir yerlere aktar, oraya biletini de al.
Tetikte bekle.