Yapay Zekâ
Musk, “yapay zekâ Kuzey Kore’den daha büyük bir tehdit” demiş.
Dönüyor, dolaşıyor, hep aynı noktaya ulaşıyoruz. İster Artvin dağlarında bir çoban, ister Teknik Üniversitede bir doçent, ister Cihangir kafelerinden birinde ahkâm kesen bir reklamcı, ister torun bakan bir emekli öğretmen veya işte isterse teknolojinin sınırlarında gezinen bir müteşebbis olsun, hemen herkes, mevcut sisteme eklemlenen herhangi bir yeni şeyin her şeyi tahrip potansiyeli olduğunu seziyor.
Mevcut ekosisteme —bu ister biyolojik, ister sosyolojik, ister teknolojik ve isterse iktisadi ekosistem olsun— eklemlenen herhangi bir yeni şeyin her şeyi altüst etme potansiyeli var mı? Var. Kolomb’un Amerika’dan getirdiği —gelmesinin önünü açtığı tonlarca altını saymıyorum— domates, biber, patates herkesin beslenme alışkanlıklarından müesses tarım nizamının iktisadına kadar her şeyi tarumar etti mi? Etti. Avrasya’da yaşayanların sindirim sistemlerinin baş etmekte zorlanacağı diyetlere yol açtı mı? Açtı. Fabrika her bir bireyin, her bir sosyal sınıf veya kesimin, her bir kurumun başını derde soktu mu? Soktu. Televizyon, İnternet öyle yaptı mı? Yaptı. Otomobil, beton… Aklınıza gelen gelmeyen her şey, müesses nizamı sürdürülemez kıldı.
Yapay akıl da öyle yapıyor. Görünen o ki daha da yapacak.
Mesele şu ki, her biri hayatımızı ve dünyanın bütün kurumlarını zorlayan bu tür değişimlerin hepsine, daha karmaşık cevaplar ürettik. Zenginleştik ve öğrendik.
Yapay zeka, mevcut dünyamıza entegre olurken, mevcudiyetine alışık olduğumuz, sevdiğimiz, sevmesek bile yokluğunu hayal edemediğimiz bir yığın şeyi tehdit ediyor mu? Ediyor. Ama sanki dört dörtlük bir yemek pişirmişiz de, tam servis edilirken içine manasız bir şey eklenmiş gibi yapmanın manası yok. Yemek hazır değildi. Hiç olmayacak. Sürekli bir hazırlanma sürecindeyiz ve yapay zekâ eklendiğinde yeni bir kıvama gelinecek. Sonra “hah oldu” diyecek dönemin nesilleri ve birileri başka şeyler ilave edecek. Filan.
Yani?
Yani mevcut her şey sabit kalarak gerçekleşmiyor gerçekleşen şeyler. Muhtemelen birbirleri ile savaşıp duran ve yapay zekâyı bu savaşta birbirlerine karşı kullanmaya kalkacağından korkulan müesses siyasi kurumlar sarsılacak bu süreçte. Yapay zekâ sisteme girerken, diğer şeyler sabit kalmıyor, kalmayacak. Bir yığın şey değişecek.
Tekrar aynı misali, başka kelimelerle vereyim. Kertenkelenin bir sinir sistemi vardı. Zamanla evrimleşti, daha karmaşık canlılar zuhur etti. O canlıların sadece diğer organları değişip çeşitlenmekle kalmadı, sinir sistemleri de paralel olarak karmaşıklaştı. Bir memeliyi sadece kertenkele beynine sahip bırakırsanız, eh evet, hayatta kalamaz. Ama işler öyle yürümüyor işte. Aristokrasinin yaptığı bir yığın iş vardı —sosyolojik, siyasi ve iktisadi olarak. Sanayinin zuhur etmesiyle, içinde aristokrasinin çok mühim bir rol üstlendiği bütün üstyapılar tarumar oldu. Ama insanlığın sonu gelmedi. On binlerce yılda ilmek ilmek örülmüş sosyolojik düzen birkaç on yıl içinde çöktü. Olağanüstü sancılar yaşandı. Ama şimdi pek kimsenin aristokrasiyi özlediği yok. Çünkü aristokrasinin üstlendiği bütün roller, muhtelif enstrümanlar vasıtasıyla, topluma dağıtıldı. Eğitimden medyaya bir yığın yeni şey zuhur etti. Filan.
Eh, bütün bunları sancı yaşamadan, şöyle akıllıca bir tasarımla yapsak olmaz mı? Olmaz. Öyle bir dünya yok. Âlemin dokusu öyle değil. Musk akıllarıyla, yapay zekânın silah olarak kullanılmasına mani olacak yaptırımlar hayal ederek filan…
Geçiniz.
Dünyada öyle bir yaptırım kabiliyeti olan herhangi bir otorite çoktandır yok. Olmaması hepimizin lehine. Öyle güçlü, herkesin iyiliğini herkesten daha iyi bilen ve herkes adına o iyiliği inşa edecek —başında herhalde Musk’un olacağı— yeni bir aristokrasi filan inşa etmenin şartları yok. Öyle “en iyi elektrikli otomobilleri ben yapıyorum, en akıllı benim, yapay zekânın denetimini de en iyi ben/biz yaparız” filan gibi şeyler geçiyor Musk’un aklından anladığım kadarıyla.
Geçiniz.
18. Yüzyılın dünyası, 16. Yüzyılınkine kıyasla olağanüstü karmaşık bir dünya idi. Bugün akıl almayacak kadar sade ve basit görünüyor. Sizi temin ederim ki, 22. Yüzyılın dünyasından bugüne bakıldığında, komik denecek kadar basit bir dünya görülecek. Ve bu geçiş, çok akıllı, çok yetenekli birilerinin masa başında yaptıkları tasarımlarla gerçekleşmeyecek.