Yapmayın! Erdoğan Hakkından Gelemiyor
Erdoğan’ın sağda solda, bilhassa grup toplantılarında laf niyetine sıraladığı şeylere hiç tahammülüm yok. Dolayısıyla dinlemiyor, okumuyordum, kimse kusura bakmasın. Sabrımın sınırını test etmeye de, isterse Başbakanlık koltuğunda oturuyor olsun, kimse tevessül etmesin.
Anladınız, şu malum bayrak krizini müteakip, kendi iradem dışında da olsa, Erdoğan’ın belagatine maruz kaldım.
Şunu anladım (kimse kusura bakmasın):
Eğer hepiniz, sayın Erdoğan’ın yapmanızı istediği şeyi bihakkın yerine getirirse, Erdoğan şahane bir Başbakanlık yapacak. Hepiniz mutlu, mesut, yeni Türkiye’de yaşayacaksınız. E, neden yapmıyorsunuz? Neden üzüyorsunuz asrın liderini?
Sen! Neden garnizonun duvarından atlayıp, Türk bayrağını gönderden indiriyorsun? Yapmasan hem senin için, hem herkes için, hem yeni Türkiye için daha iyi olmayacak mı? Bak, Erdoğan için de iyi olacak ama onu saymıyorum. Çünkü kendisi için bir şey istemiyor o, senin için, bizim için istiyor.
Sen! Oradaki askerlere söylüyorum. Garnizonun duvarından atlayanı neden etkisiz hale getirmiyorsun? Görevin bu değil mi? Erdoğan kendisi mi gelip yapacak bu işi? Askerlik yan gelip yatma yeri mi? Nasıl etkisiz hale getireceğini de sen bilirsin. Pardon, elbette onu da Erdoğan bilir ama her şeyi söylemek zorunda mı? Tuttun, adamı vurdun, öldürdün diyelim. Olmaz. Yok, öldürmedin de yaraladın, belki olur, belki olmaz. Ortaya çıkacak neticeye göre bakarız artık.
Sen! Muhalif herif! Gezici! Sana söylüyorum. Bayrak inmiş, Erdoğan zaten fevkalade müteessir olmuş. Bir de neden Erdoğan’a yükleniyorsun? Yüklenme. Asrın lideri üzülüyor, görmüyor musun? Zaten bütün bunlar senin işin. Sen Gezi’de denedin, olmadı. 17-25 Aralık’ta denedin, olmadı. Şimdi de Kürtleri kışkırtıyorsun. Deneme yahu. Erdoğan’ın sabrının sınırını test etme. Kusura da bakma.
Yani 12 senedir adama şöyle ağız tadıyla bir Başbakanlık yaptırmadınız. Bir sabah kalktığında da, “hah, tamam herkes söz dinliyor, ne güzel” dese, çok mu? Bir gün olsun hepiniz Erdoğan’ın size tevdi ettiği vazifeleri hakkıyla yapamayacak mısınız? Ne biçim milletsiniz siz be! Kiminiz madende ölür, kiminiz Cemevinde… Erdoğan’ın hasımlarına malzeme verirsiniz. Zaten cedleriniz de onun asrın projesini yapacağı yörede bir yığın ağaç yetişmesine göz yummuşlar. Kes Allah kes, onlarla uğraşılacak.
***
Aklıma da şu geldi (kimse kusura bakmasın):
Erdoğan! Sana söylüyorum! Bu kafayla sen, bir mahalle maçı organize etsen, seni o maçta oynatmazlar. “Bana ne, top benim” diye mızıkçılık edip oynama şansı bulsan, beşinci dakikayı bulmaz, topunu eline verir, seni de evine yollarlar. Kusura bakma. (Veya istersen bak, keyfin bilir.)
Aşikar ama yine de açıklayayım: Mahallede top oynamayı göze almışsan, birileri sana çalım atacak, birileri faul yapacak, birileri gol atacak. Çalım atanı polis marifetiyle, faul yapanı yalakalarına linç ettirerek, gol atanı tehdit ederek oyun dışı bırakmak marifet değil. Zaten marifetten nasibin de yok. Bu memleket Çiller’den ve Yılmaz’dan daha vasıfsızını artık görmez diyordum, sen sıradaymışsın.
Al topunu git. Uzak olsun, sesin gelmesin de nereye gidersen git. Kusura da bakma.
Veya bak yahu.