Fonlar

Malumunuz “dışarıda” fevkalade zehirleyici bir hava var. Evinizde oturun, camı çerçeveyi sıkıca kapatın, dışarı çıkan zehirleniyor. Daha kötüsü, o zehrin imalatçıları, evlere sızmak için de alengirli işler işliyor, demokrasi, özgürlük filan gibi tehlikeli yönelimleri olanları fonlayarak evlerin “içine” de sızmaya çalışıyorlar. Allahtan evlerin içinde, en azından bazı evlerin içinde, bu menhus emellere karşı uyanık olanlar var da, bir süre için daha hayatta kalabiliyoruz. Yoksa maazallah…

Gürcistan da zamanında uyanıklık gösterenlere eklendi. Bu arada dün Medyascope’da Ruşen Çakır, Gönül Tol ve Ömer Taşpınar ile konuşurken, görüntünün sağındaki sohbet bandında birileri, Çakır’ın yabancı fonlardan aldığı desteği bir defa daha hatırlatarak, izleyenleri uyardı. Uyarmasa hatırlamayacak, programın içine serpiştirilmiş zehirli enformasyonla enfekte olacaktım. Az kalmıştı yani.

Kendi hesabıma bu “uyanık” arkadaşların, bay Erdoğan’ı kimlerin, neden fonluyor olduğu hakkında da bir farkındalık yaratmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Neden Putin milyarlarca dolarlık alacağını seçim sonrasına erteliyor mesela? Son derece safiyane bir biçimde diyelim ki bu hadise bay Erdoğan’ın Putin ile dostluğunun bir neticesi. Yani Putin, dostu Erdoğan’a, sadece dostluğunun bir nişanesi olarak, herhangi bir beklentisi olmadan böyle bir kıyak yapıyor. Böyle yapmış olmakla bay Erdoğan’a, içerideki rakipleri ile yarışırken bir avantaj sağlamış olmuyor mu? Türkiye’nin iç politikasına müdahil olmuş olmuyor mu? Bu müdahale, Ruşen Çakırlar ve saireler üzerinden murat edildiği varsayılan müdahaleden çok daha müessir bir müdahale değil mi?

Elbette o kadar saf olmak zorunda değiliz. “Biraz daha az saf” olup Putin’in Erdoğan ile dostluğunun milyarlarca dolarlık alacakları karşılıksız ertelemeye sebep olamayacağını tahmin edebiliriz. Peki, karşılık ne? Bakın karşılığın olmasını sorgulamıyorum, bu karşılığın ne olduğunu bilmiyor olmamızı sorguluyorum. Ne Putin, ne de bay Erdoğan, kendi kamuoylarına herhangi bir bilgi verme ihtiyacı hissetmiyorlar. Sanki Rusya’nın doğalgaz kaynakları Putin’in şahsi malı, Türkiye’nin hazinesi de bay Erdoğan’ın şahsi kasası gibi bir hal var. Hiçbiri kimseye hesap vermek zorunda değil ama Çakır veya diğerleri, “dışarıdan”, dışarıdaki nispeten şeffaf kuruluşlardan gelen her kuruşun hesabını vermek zorunda… Bunun tam tersi olmalıydı hâlbuki.

Bay Erdoğan’ın koltuğunu korumak için seferber olan ve kendi toplumlarının kaynaklarını bu uğurda seferber eden sadece Putin değil. Suudların, Katarlıların, BAE’nin filan da milyar dolarları, sanki Cuma’dan sonra, Yeni Cami önünde dilenenlere sadaka verir gibi, o kolaylıkla verdiklerini/vereceklerini işitiyoruz. O milyarlar geldi mi, geliyor mu, gelecek mi, bir bilgimiz yok. Gelmiş olanın hangi şartlarla geldiğini bilmiyoruz.

Devletler arasında para transferi olur. Devletler başka devletlerden borç alır. Türkiye de sıkışmışsa borç alır, mesele yok. Mesele, eğer gelen para borç ise, mesela faizi ne? Vadesi ne? Borç değilse, ne? Bilmiyoruz. Ruşen Çakır’a hesap soran ve kendilerini “milli menfaatlerin” müdafii gibi pazarlayan aşağılık mahlûkat sahnede görünmediği için, sorulamıyor da… Muhalefet denen, kendilerine muhalefet denmesini isteyen, bay Erdoğan sonrasına talip olan zevat da “ulan gariban medya kuruluşlarına şuncacık şeyin hesabını soruyorsunuz ya, bay Erdoğan’a aktarılan bu meblağların hesabını da biz soruyoruz” demediği için, sadece bilmiyor değiliz, soramıyoruz da…

Bu arada, ağzını her açtığında memleketin yetmişlerdeki İzmir Körfezi veya Haliç gibi kokmasına sebep olan meczup, devletin bekasını herkesten daha çok dert ettiğini zannetmemiz istenen, bay Erdoğan’ın minicik, miniminnacık koltuk değneği de hiç dert etmiyor, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin böyle fonlanmasını. Çakır’ın ve başkalarının şeffaf kuruluşlardan aldığı destekten pek rahatsız olan güya milliyetçi/devletçi güruh, ota boka laf yetiştiren mafya bozuntuları filan… Ses etmiyorlar. Etmeyeceklerini biliyoruz, çünkü bahse konu olan soysuzlar, kimsenin denetimine tabi olmayan o fonlardan kendi hisselerini alacaklar. Orada hisseleri olmasa da, bay Erdoğan’ın iktidarda kalmasında menfaatleri var. Dertleri devlet filan değil, biliyoruz…

…da…

“Bay Erdoğan’a muhalefet etme işini bize verin, reyinizi verin gerisine karışmayın” diyenler neden susuyor? Onlar da sizin, benim dışarıdaki fonlardan destek almamızdan fevkalade rahatsızlar üstelik, yeri geldiğinde parmak sallayarak azarlamaktan geri durmuyorlar —bay Erdoğan’ın şeyinin kılı olanlardan biraz daha edeplice olsa da.

Derdim fonlarla ilgili/sınırlı değil, anlaşılmış olmalı. Derdim, bu fonlama sürecine dair bize bilgi verilmemesi. Bize bilgi vermeye tenezzül etmeyen bay Erdoğan, önünde iki büklüm olmuş kullarına sorarsanız, milletin adamı. Pandemi sırasında ölüm istatistiklerinin yayınlanmadığı ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bay Erdoğan’dan söz ediyoruz. Milletinden bilgi saklayan milletin adamı…

Yerseniz…

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin