Dünyanın dört bir yanında, olmasına ihtimal bile veremeyeceğimiz şeyler oluyor. Rusya, savaşın başında kaçmış bir helikopter pilotunu İspanya’da infaz ediyor. Bunca işin gücün arasında böyle bir önceliğin olması tuhaf değil mi? İsrail fütursuzca sivilleri öldürüp duruyor ve “insan hakları, uluslararası hukuk, bu tür şeyler bizden sorulur, siz az gelişmişliğinizle böyle şeylere burnunuzu sokmayın” deyip durmuş,
2000, hatta 2010 yılında “toplanın, gelecekten geliyorum, haberlerim var” deseydim… “29 Ekim 2023 günü Birleşik Devletler, Rusya Federasyonu, Çin başkanları, Almanya, Fransa Cumhurbaşkanları, Birleşik Krallık Kralı dâhil 188 devlet başkanı İstanbul’da ağırlanacak…” filan diye ekleseydim… “Hmm, demek ki Kraliçe nihayet ölmüş” derdiniz, yadırgamazdınız. Demem o ki, bugün Biden, Putin, Şi burada olsalardı, Zelenski, Hertzog, Sisi,
Erdoğan, uçaktaki müptezeller karşısında yine gürlemiş, malumunuz: “Bu şahıs, dünyanın en şerefli, en mert ordusuna dil uzatmanın cezasını hukuk önünde alacaktır.” Biliyorsunuzdur muhtemelen, bahsi geçen şahıs, Sezgin Tanrıkulu. Dünyanın en şerefli, en mert ordusunun, terörle mücadele kisvesi içinde işlediği işlerin bir bölümünü dile getirdiği için bu şiddete hedef oluyor. Ben Erdoğan’ın yanındayım, dünyanın en şerefli,
Dün yazdıklarımı yazmayı daha önce düşünmüştüm ama elim klavyeye gitmemişti. Neden gitmemişti? Mevzu hakkında yeterince yazıp çizdiğimi düşünüyorum, voleybol misali üzerinden söyleyeceğim her şey tekrar olacaktı. Öncesinde yazmayı düşünmemi tetikleyen neydi? T24’te Şükran Pakkan’ın yazdığı bir yazı. Bence yazıyı okumalısınız, hanımefendi eğlenceli —İzmirli— bir üslupla yazıyor, kafası berrak. Hatta bu yazının devamını okumadan okursanız daha
Bazen çok akıllıymışım gibi hissediyorum. Bazen dedimse, sık sık… Mesela Süleyman, Nebati, Fahrettin, Bekir ve saire âlemin aklıyla alay edecek laflar ettiklerinde ve o laflar —ne kadar kaçsam da— bir biçimde bana ulaştığında, “oha, bu akıllarla böyle yerlere gelinebiliyorsa” diye düşüyor aklıma. Sonra pek sevdiğim bir mottoyu hatırlıyorum, “kuşlar kuş beyinlidirler, o yüzden uçabilirler.” Eh,
Hollywood’a bir proje götürseniz, 8-10 milyon dolar yatırması gerekenler yatırımı yapmadan önce “yatırdığımızın karşılığını alabilir miyiz” diye bir dizi ön test yapıyorlar. 8-10 milyon doları harcamayı göze almışlarsa, çekimleri yapıp kurguyu tamamladıktan sonra, filmi vizyona sokmadan önce yine bir grupla test ediyor, gerekirse gereken değişiklikleri yapıyorlar. Bir bisküvi firması üzerinde aylarca, belki yıllarca çalıştığı yeni
Posta kutuma bir e-posta düştü. Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini, yerine başka bir isim aday olsaydı yine vermeyecekti olduğunu söylüyordu. Çünkü sadece Kılıçdaroğlu değil esasen onu destekleyen “kesimler” Aydınlanma aklıyla malul idiler. Mesela pandemi esnasında zorbalıkla bizi evlere kapatmış, faydasız aşıları dayatmışlardı. Mesela sokak köpeklerini —ki yakında nüfusları bizim nüfusumuzu aşacaktı— bizden çok seviyor idiler (kelimelendirme benim).
Reis, adını vermeden bay bay Kemal’i kastederek… İsmini vermez tabii, o yüce ağza —üstelik oruçluyken— Kılıçdaroğlu’nun adını anmak yakışır mı? Yakışmaz! Neyse Kılıçdaroğlu’nu kastederek, “bu kişi yönetime geçse iki günde ekonomiyi yerle yeksan edecek” tespitini yapmış. Tam da bunu diyorum ben de haftalardır. Her gece yatağa girerken, “ya Kılıçdaroğlu gelirse” diye uykularım kaçıyor. Zar zor
Malumunuz “dışarıda” fevkalade zehirleyici bir hava var. Evinizde oturun, camı çerçeveyi sıkıca kapatın, dışarı çıkan zehirleniyor. Daha kötüsü, o zehrin imalatçıları, evlere sızmak için de alengirli işler işliyor, demokrasi, özgürlük filan gibi tehlikeli yönelimleri olanları fonlayarak evlerin “içine” de sızmaya çalışıyorlar. Allahtan evlerin içinde, en azından bazı evlerin içinde, bu menhus emellere karşı uyanık olanlar
Diyelim üçüncü katta oturuyorsunuz, tuvalet gideri tıkandı. Üst katlardan gelenler de sizin banyonuza yayılıyor. Banyodan taştı, eve yayılıyor. Tesisatçı çağırdınız. Ne yapmasını beklediğiniz belli, her şeyi eski haline getirsin. Kendisinden şairane bir şeyler beklemezsiniz yani. Benzer bir halle kırk defa karşılaşsanız, kırk ayrı tesisatçı gelse, yapıp ettiklerine bakarak hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu teşhis edebilirsiniz.