Düşmanını Seçmek

ABD kötüdür. Nokta.

Yeni keşfetmediniz ABD’nin kötü olduğunu. Yeni fark etmedik.

ABD kötüdür, evet. Ama İran rejimi de kötü. Boyuna posuna, kapasitesine bakmadan, bölgenin ABD’si olmaya heveslenen, Suriye’de Esad’a payanda olan İran da kötüdür. İran’ın kötülüğünün mezhebiyle filan bir alakası yok, mezhepçilik yapıyor değilim yani. İran’ın kötülüğü özüyle, fıtratıyla alakalı bir şey değil, metoduyla alakalı. Yapıp ettikleriyle alakalı. Tıpkı ABD’nin kötülüğü gibi…

ABD kötüdür, evet. Ama Putin Rusyası da kötü. ABD’nin kötülüğünü bahane gösterip ABD’leştiği Stalin döneminden beri kötü.

Çünkü kötü olan ABD değil, ABDlilik.

ABD’nin kötülüğünü sıradanlaştırmak niyetinde değilim. Ama kötülüklerin “etki alanlarının çapı” üzerinden tasnifine de şiddetle muarızım. Suriye’de sahnelenen ABD-İsrail-Erdoğan oyununu içine sindiremeyip İran’ın, Rusya’nın, Esad’ın “temizlenmesi” bizi bir yere götürmez. Görüldüğü üzere, fırsat bulanın, fırsat bulduğunu vehmedenin ABDleşmeye heveslendiği bir dünyada yaşıyoruz.

Daha fenası, bütün bu “hevesler”, neticede ABD düşmanlığı sayesinde meşrulaştırılıyor. Biraz sakin olun. Biraz akıllı olun. ABDleşerek ABD’yi geriletemezsiniz. ABDleşerek ABD’ye zarar veremezsiniz. ABD’nin karşısında olduğu iddiasıyla kendi kötülüklerini meşrulaştıranlara destek vererek ABD’nin karşısında bir barikat oluşturamazsınız.

Düşmanınızı seçerken dikkatli olmalısınız, çünkü sonunda ona benzeme ihtimaliniz yüksek.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin