Etiket: Suriye

Başımıza Gelecek Var

İçinden geçeni söyleyiveren, heyheyli, hesapsız, dobra, mahallemizin delikanlısı olarak markalanmasına rağmen Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin görüp gördüğü en ürkek, en korkak, en hesapçı, en tedbirli aktörü belki de. Herhangi bir ciddi iş vuku bulduğunda, derhal sütre gerisine çekiliyor. Muharebe sahası hakkında çok teferruatlı malumat gelmeden, arazinin tamamen dezenfekte edildiğinden emin olmadan da başını asla çıkarmıyor.

Maneviyat Eksikliği

Salih parayı buldu mu, altına en lüksünden bir BMW bir de Mercedes çeker, lüks bir ofis tefriş eder, Rus kızın yanından kalkıp gusül abdestini alır, sabah namazını evinde ifa ederdi. Parayı imha etmekte üstüne yoktu. Dolayısıyla tez zamanda ofis de, otomobiller de, Rus kızları da sahneden çıkar, Salih bir başına kalır, sabah namazları için camiye

Vatan İçin

Geçende Halil Berktay yaşananlara söyleyecek söz bulamamış, Orhan Veli’yi imdada çağırmıştı. Ben de öyle yapayım. Neler yapmadık şu vatan için!Kimimiz öldük;Kimimiz nutuk söyledik. *** Ota boka konuşan şahsı, onlarca çocuğumuzu kaybettiğimiz saatlerde sükût içindeydi. Şeyinin kılı olmaya hevesli olanlar ise, “şu kadar unsuru etkisiz hale getirdik” gibilerden caka satıyorlardı. Onlarca çocuğumuzun öldüğünü bildikleri saatlerde, işi

Türkiye’nin Gücü

İddia edip duruyorum ki, bugün Türkiye’de böyle bir rejime maruz kalmamıza —bu kadar zıvanadan çıktığı halde rejimin arkasındaki desteğin sürmesine— yol açan, memleketin okumuş çocuklarının tutumları oldu. Ahaliyi hiç beğenmeyen, ahali için neyin doğru olduğunu söyleyip durduğu halde bir türlü yapılmamasına içerleyen, “bu memleket adam olmaz azizim” deyip duran, “hâlbuki ben geçende yurt dışına çıktığımda

Bir Zafer Daha

Evren, Kıbrıs’taki harekâttan yıllar sonra, “orada neler olmuştu” diye soran —yanlış hatırlamıyorsam— Birand’a, “’nereye kadar gideceğiz’ diye sordular, ‘gidebildiğimiz kadar gidelim, sonra bir kısmını masada veririz’ demiştim” mealinde cevap vermişti. Evren’in “gidebildiğimiz kadar gidelim” dediği esnada bizim, yani ahalinin, nereye kadar gidileceği konusunda bir soru işareti olduğundan haberi yoktu. Dolayısıyla kararların, çok sonradan Evren’in anlattığı

Kısaca

Türkiye’de mutlak güç sahibi gibi görünen Erdoğan, Suriye’de maceralara tevessül ediyor. ABD’de Amerika’nın kasabalılarının sağlam desteğine sahip olduğu iddia edilen Trump, Süleymani’yi öldürtüyor. İran’da mutlak kontrol sahibi olduğu iddia edilen rejim, Irak’taki ABD üslerini vurarak seksen küsur Amerikalıyı öldürdüğünü öne sürüyor. Ne oluyor? Başkaları mezkûr aktörlerin ne kadar güçlü olduğunu düşünüyor olursa olsun, kendileri kendilerini

2010’lar…

Bloomberg’in Opinion sütunundaki yazısında, Pankaj Mishra, dünyanın dört bir yanındaki kalkışmaları kıyaslamak için uygun olanın 60’ların gençlik hareketleri olduğunu ileri sürüyor ve bu defakinin ölçeğinin daha büyük olduğunu öne sürüyor. Önce şu sorunun cevabını vermeye çalışalım, (a) Beyrut’tan Hong Kong’a, Santiago’dan Bağdat’a, Paris’e, Delhi’ye sokaklarda yaşananlar, (b) Erdoğan’dan Trump’a, Orban’a otoriter liderler ve (c) Suriye’de,

Adem ile Kabil

Habil ile Kabil kıssasını biliyorsunuz, iki kardeşin her birisi Allah’a birer hediye veriyorlar ve… Sadece birininki kabul ediliyor. Sadece birine iltifat ediliyor. Sadece biri muteber oluyor. Kıssaya yaslanarak, meselenin ekonomik olmadığının, itibar meselesi olduğunun çok eskiden idrak edilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ve “hepiniz eşit olmayacaksınız, bazıları daha muteber olacak, kimin daha muteber olacağı da Allah’ın takdiri,

Taşeron

Elimizde n bilinmeyenli n denklem vardı –n, büyük bir sayı olacak şekilde. Denklemin çözümünü bilmiyor olsak da, bir –sadece bir– çözümü olduğunu, onun da önünde sonunda bulunacağını biliyorduk. Öyle düşünüyorduk yani. Yeni bilinmeyenler, yani yeni özneler zuhur etmesin, kâfi. Şimdi hal değişik. Önce Suriye diye bir özne vardı, ülke karıştı ve Suriye ile Esad ayrıştı.

Boş Kostüm

Türkiye’nin Cumhurbaşkanının başkanlığındaki heyet, Ankara’da ABD Başkan Yardımcısının başkanlığındaki heyetle müzakerelerde bulunup bir mutabakata varıyor. Müzakere edilen mevzu Suriye’de geçiyor. Mevzuun tarafları TSK ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu denen tuhaf oluşum ile Suriye Kürtleri. Bütün bu olup biteni normal karşılıyorsanız, “kim kazandı, kim kaybetti” veya “kim daha az kaybetti” diye düşünmeye geçiyorsanız, “bundan sonra