Etiket: Sosyalizm

Sosyalistler

Erkan Baş, Halk TV’de katıldığı programın bir bölümünde Liberal Demokrat gençlerin taarruzuna uğramış. Gençlerin hali içler acısı, hamlıklarını sadece yaşları ile açıklamak kabil görünmüyor. Ama onların ve temsil ettikleri düşüncenin hali, bir başka yazının konusu olsun. Şimdilik Baş’ı konuşalım. Programı izlediyseniz, Baş’ın son derece rahat, sakin, ölçülü, nüktedan, aklı başında… Yani günümüzün siyasetinde en çok

Twitter’in “Çalışanları”

Elon Musk Twitter’ı aldıktan sonra beş bin çalışanı işten çıkarmış, iki bin beş yüzünü daha çıkarmayı planlıyormuş. Meta da on bir bin kişiyi işten çıkarmış. Microsoft’ta bine yakın kişi işini kaybetmiş. Liste böyle uzayıp gidiyor. Memleketimin derin sosyalistleri de işini kaybeden “emekçiler” için ağıtlar yakıyor. “Yahu yine sosyalistler mi, ne istiyorsun şu sosyalistlerden” diyecekler olabilir.

Bir Devrimin İçinde

Benim açımdan insan, evrimin göz kamaştırıcı bir ürünüdür. Evrim bir özne olsaydı, insana baktığında gözleri kamaşır, göğsü kabarır mıydı, bilemem. Demek istediğim şu ki, benim açımdan insanın göz kamaştırıcı bir şey olması, mesela insanı fevkalade estetik bulmam totolojidir. Evrim insanı, insanı göz kamaştırıcı bulacak biçimde yapmış. Son derece vahşi bir rekabet ortamından ibaret olan tabiatta

Stalin Diye Biri

Wikipedia’da gezinirken rastladım, Kruşçev anılarında Stalin için demiş ki (kendi tercümemle)… “Stalin kendisiyle aynı fikirde olmayan herkesi ‘halkın düşmanı’ olarak tanımlardı. Onların eski düzeni ihya etmek istediklerini söyler, böylelikle ‘halkın düşmanları’ uluslararası reaksiyona bağlanırdı. Netice olarak birkaç yüz bin masum insan perişan oldu. O günlerde herkes korku içinde yaşadı. Herkes gecenin bir yarısında kapısının çalınabileceğini

Yetmez ama Evet

Geçenlerde bir videonun altına yapılan bir yorumda “Hoca’nın yetmez ama evetçiler dışında duygusal yaklaştığı bir konu daha çıktı” şakasını görünce şaşırmıştım. Yetmez ama evetçilere duygusal yaklaştığımın farkında değildim çünkü. Esasen yetmez ama evetçiler hakkında ekstra bir zihinsel/duygusal mesai harcadığımı düşünmüyordum —hâlâ da düşünmüyorum. Ama yazıp çizdiklerimden böyle bir duygu geçiyorsa… Bir yerlerde bir şeyler var

Yukarıda Hava Değişik

Anlattığı fıkrayı açıklamak zorunda kalan biri gibi görüneceğim ama… Dün dile getirmeye çalıştığım şeyin özü şu: İdeoloji, felsefe, anlayış filan hepsi mühim olabilir ama bir yere kadar. Fenerbahçe’nin —veya başka herhangi bir takımın— performansının, kahvehane köşelerinde ve/veya televizyon ekranları karşısında konuşulup duran sistem, Fenerbahçe kimliği gibi hususlarla münasebeti neredeyse sıfır. Gerçeklik, sırasını beklemeden sağanak halinde

Yeni Paradigmanın Evrensel Öznesi

The Economist, iki hafta önceki sayısının kapağına Yeni Binyılın Sosyalizmini (The Rise of Millenial Socialism) taşımıştı. Ortalığın ne kadar karışık olduğunu görmeye çok yardımcı olacak bir yığın veri var dosyada. Zaten bilip durduğumuz şeyler hemen hepsi. Bir tanesi de, Avrupa ve ABD solunun merkeze doğru kayıp üçüncü yol paketiyle piyasaya sürülmesini müteakip, en tepedeki yüzde

Kayık

Hepten mi aptal bu Cleolar? Kendilerini istismar eden şımarık, üst-orta sınıfa mensup patronları ile değil de, Cleoları düşünen, onların iyiliğini isteyen Cuaronlar, Zizekler, Ümit Kıvançlar, benim gibiler ile neden dövüşüyorlar? Düşmanlarını, dostlarını ayırt etmekte neden bu kadar beceriksizler? Eh, bu soruları sorabilmek için, dünyanın bizim varsaydığımız biçimde bölünmüş olduğunu kabul etmek gerekir. Biz dünyanın sömürenler/sömürülenler

O Şey

1980’lerin başıydı, “boş televizyon kabini piyasası”ndan haberdar olduğumda… Adam, diyelim Mardin’den İzmir’e gelmiş. Önce kendisinden önce gelmiş olanlara ilişmiş. Biraz palazlanmış, bir gecekondu yapmış veya kiralamış. Evinde televizyon varmış gibi yapmaya ihtiyaç duymuş. Bana anlatan “işin içinde” olan biriydi. İçim acıdı, daha fazla dinleyemedim. Dinleyemedim ama beynim kurgulamaya devam etti. Herhalde çocukları mızmızlanmışlardır. Konu komşu