Twitter’in “Çalışanları”
Elon Musk Twitter’ı aldıktan sonra beş bin çalışanı işten çıkarmış, iki bin beş yüzünü daha çıkarmayı planlıyormuş. Meta da on bir bin kişiyi işten çıkarmış. Microsoft’ta bine yakın kişi işini kaybetmiş. Liste böyle uzayıp gidiyor. Memleketimin derin sosyalistleri de işini kaybeden “emekçiler” için ağıtlar yakıyor.
“Yahu yine sosyalistler mi, ne istiyorsun şu sosyalistlerden” diyecekler olabilir. Açıklamaya çalışayım.
Eğer çalışanlarının —muhtemelen hepsi ABD’nin makbul üniversitelerinden diploma almış, ABD ortalamasının çok üzerinde ücret alıyordu alan— dörtte üçü işten çıkarıldığında Twitter denen organizasyonun sunduğu “hizmet” aksamıyorsa, demek ki o yedi bin beş yüz kişinin yaptığı bir “iş” yokmuş. İş yapmadan ücret alıyorlarmış yani.
“Vahşi kapitalistler, az kişiye çok iş yaptırıp kendi ceplerini dolduruyorlar” demeden önce bir düşünün —düşünmek biraz zor geliyor olabilir ama deneyin hiç değilse. Twitter’da geriye kalan iki bin beş yüz kişi öyle köleler gibi çalışmayacak. Çünkü muhtemelen o kadar kişi için bile “iş” yok orada. Soma’da, Amasra’da madenlerin derinliklerinde çalışmak da elzem değil, pekâlâ robotlar yapabilir o işleri.
Yani?
“İş” yok kardeşim. Makinelerin yapabileceği işler insanlara yaptırılıyor, devletten (yani bizim vergilerimizden) alınan teşviklerle lüks bürolarda birilerine ücret ödeniyor. Vahşi kapitalistler, hanidir, çalıştırıyor göründükleri, ücret ödedikleri insanların emeğini sömürmüyor. “İstihdam yaratmaları” mukabilinde bizim vergilerimizle kendilerine ödenen teşvikler vasıtasıyla hepimizi sömürüyor. Kutsadığınız emeğe ihtiyaç yok, ne yazık ki! Emeğin kutsallığı masalıyla, bu manasızlığın sürmesine payanda oluyorsunuz.
Bugün talep edilecek şey, bir kişinin işini on kişiye yaptırıp sonra da her biri için daha yüksek ücret, daha iyi çalışma şartları filan değil. Bugün talep edilmesi gereken şey insan yerine konmak. İnsan yerine… Bizim yerimize makinelerin çalışmasını… Makinelerin bile yapabileceği, işmiş gibi görünen şeylerle avutulmaya itiraz etmek gerekiyor.
Eh, öyle bir dünyada size, yani “işçi haklarının yılmaz müdafilerine” yer kalmayacak, anlıyorum. Dünyanın en vicdanlı, en ilerici insanları gibi görünmekle yaşadığınız duygusal konfor ortadan kalkacak. Kalkmasın diye, bizim manasız bürolarda dirsek çürütmemiz, manasız dehlizlerde kömür solumamız gerekiyor.
Yani?
Dünyanın görüp gördüğü en bencil, en vahşi insanlarısınız. En ahlaksız… En budala… Bir de derin fikir sahibi gibi görünmeniz yok mu, insan ifrit oluyor.