Muhtemelen 82 baharında Fethi abiye “bizimki de pek akıllıca değildi, belki buradan bir şey çıkar” derken ihtimal kipini kullanmam, benim bir şüphem olmasından değildi, Fethi abinin öfkesinin büyüklüğüne karşı “bu kesinlikle daha tercihe şayan” demek zor olduğundan öyle demiştim ama esasen kesinlikle emindim ki, o nesilden çok matah şeyler çıkacak. Çok daha ihtimamlı büyütülmüşlerdi. Mahrumiyet
Âlem çeşitlilik üretiyor. Neden öyle bir tercihi var bilmem ama öyle yapıyor. Canlılık ortaya çıktıktan sonra, âlemin çeşitlilik üretme kapasitesi dramatik bir biçimde artmış. Evrim, daha önce hayal bile edilemeyecek bir hızla çeşitlilik üretiyor. İnsan ortaya çıkınca, âlemin çeşitlilik üretme kapasitesi bir defa daha vites büyütmüş. İnsan türü, kendisi olmasa olmayacak olan çeşitlilikler üretiyor. Mesela
Bir hekim, son yirmi yılda gerçekleşen sosyal dönüşümü, kendi mesleki gözlemlerine yaslanarak tarif etmiş. Yirmi yıl önce hekimin odasına süklüm püklüm giren, aldığı hizmet sanki bir lütufmuş gibi davranan hastaların yerini, hekimin odasına kapıyı tekmeleyerek giren ve hekime uşağıymış gibi davranan hastalar ve hasta yakınları almış. “Bir hekim” dedim ama siz de farkındasınız ki, benzer
Geçen gün demiş oldum ki başka şeylerin yanı sıra… Termodinamik derslerine girince termodinamik öğrenmezsiniz ama müfredatta olmayan birçok şey öğrenirsiniz. Sizin bilmediğinizi bilenler var. Onlar uzman. Onlara boyun eğmelisiniz. Bilgi dediğiniz şey, işte böyle belirli noktalarda yoğunlaşır ve oralardan yayılır. Dersin müfredatında olmayan bu tür bilgileri, dersin formu vasıtasıyla öğrenirsiniz. Yani? Hani şimdi geniş yığınları
YouTube’da Celal’e birlikte yaptığımız videoların birinin altına, bir izleyici, “okul kadar din de boşa çıkmadı mı” diye yorum yapmış. Bu hususta düşündüklerimi burada paylaşmak daha uygun göründü. Okul, yani bildiğimiz manada okul, son derece yeni bir teknoloji. Çok eskilerde de bugünden bakıp okul dediğimiz kurumlar var ama onlar, önceden ve merkezi bir biçimde belirlenmiş bir
Daha önce başka vesilelerle söz etmiştim, Denizli’de tribünleri sahadan ayıran tel örgüler kaldırıldıktan sonra sahaya tecavüz yaşanmamıştı. Bu da Denizli seyircisinin olgunluğu olarak övülmüştü. Bense “her yerden kaldırın tel örgüleri, herkes Denizli seyircisi gibi davranacak” demiştim. (Bir daha belirtmeden geçemeyeceğim. “İşte Türk futbol seyircisi, bizim kültürümüz, bizim insanımız bu” minvalinde geveleyenler, tel örgülerin kaldırılmasından sonra
Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine asistan olduğumda dikkatimi ilk çeken şeylerden biri, Akademinin telefon rehberinde aynı soyadını taşıyan insanların çokluğu idi. Çok geçmeden öğrendim ki, Büyükerşen, personelin kuruma bağlılığını pekiştirmek amacıyla, herhangi bir pozisyon doğduğunda, personelin yakınlarına öncelik veriyordu. Bu metotla, yetiştirdiği elemanların başka kurumlara kaçışını da zorlaştırmayı amaçlıyordu. Çok geçmeden öğrendim ki Endüstri
Almanlar ve İngilizler, yanlış anlamadıysam, virüsün nüfusun yüzde 60-70’ine bulaşacağını tahmin ediyorlar. Kendi hesabıma —dünyanın mevcut irtibatlılık seviyesini de hesaba katarsak— nüfusun yüzde 20 kadarının zaten enfekte olduğunu, her halükarda en az yüzde 40’ına er veya geç bulaşacağını tahmin ediyorum. Eğer enfekte olan her yüz kişiden biri ölürse, kabaca 30 milyondan fazla ölüm manasına geliyor
Klasik misali hatırlayalım, bir fincan kahveyi masanızın üzerinde unutursanız, zamanla kahve ile oda arasındaki sıcaklık farkı ortadan kalkar. Kahve soğur, sıcaklığı oda sıcaklığına yakınsar. Oda sıcaklığı? Odanın her yeri aynı sıcaklıkta mı? Değil. Ama aradaki farkları ihmal edebiliriz. Ne de olsa, kahve misali de bize gösteriyor ki, yeterince zaman verilirse, aradaki bütün farklar ortadan kalkacak.
Netflix‘te dört bölümlük bir belgesel var: Unnatural Selection (yani doğal olmayan seleksiyon). Neden doğal değil, ona sonra gelelim. Önce belgeselin muhtevasının dışında kalan üslubu ve yaklaşımı gibi mevzuları eşeleyeyim. Bir vakittir belgeseller böyle, bilgi veriyorlar ama ders vermiyorlar. Hayatında izlediği ilk belgesel BBC’nin yaptığı Televizyon olan benim gibiler için arada kat edilen mesafe manidar. Düşünün