Vatandaşlar Dövüşüyor
Kapalı kapılar ardında neler dönüyor, hiçbir bilgim yok. Oyuncuların sahnede söylediklerinden, söylemediklerinden, surat ifadelerinden, mimiklerinden çıkardığım kadarıyla…
Bahçeli, bilmediğim bir sebeple el bombasının pimini çekip ortaya bıraktı, “Ortaya” dedimse, Erdoğan’ın kucağına… (Bomba DEM Partinin malzemesinden mamul olduğu için onların telaşlanmasında anlaşılmaz bir şey yok. ) Erdoğan’ın ne yapacağını tahmin etmek müşküldü. Neye gücü yeteceğini, daha mühimi “neye gücünün yeteceğini zannettiğini” bilmiyordum.
Geriye saralım, 2012 Haziranında Erdoğan Galatasaray’ın stadında bir gövde gösterisi yapmış, çok geçmeden aynı mekânda Gülen “öyle olmaz böyle olur” diyerek cevap vermişti. Erdoğan’ın “erkeksen dön hadi” diye meydan okumasına “daha işim bitmedi” diyerek… Genel kanaat, Gülen payandası olmadan Erdoğan’ın ayakta duramayacağı, Gülen’in —devlet bürokrasisinin hemen her hücresine sızmış çetesinin— neredeyse kadir-i mutlak olduğu istikametindeydi. Ben de bu kanaati paylaşıyordum.
Olay, bildiğiniz gibi, öyle gelişmedi.
Şimdi benzer bir oyun sahneleniyor gibi görünüyor. Erdoğan sabit, Gülen’in rolünü Bahçeli, Cemaat’in rolünü, MHP, cemaatçilerin rolünü ise milliyetçiler oynuyor. Mesele şu ki, Bahçeli Gülen kadar tedbirsiz mi, bilmiyorum. Erdoğan’ın on yıl öncesindeki kadar manevra alanı var mı —daha doğru bir deyişle, Erdoğan’dan gayrı bir “devlet” var mı— bilmiyorum.
2012 Haziranında açığa vurulan itişme, daha öncesinde başlamıştı. 2024 Ekimindekinin de eskisi var. Ama 2012 Haziranında top santra noktasına konduktan sonra üç yıl süren bir maç seyretmiştik, bu defa o kadar uzun bir cilveleşme için tarafların zamanı yok. Türkiye’nin de öyle bir zamanı yok gibi görünüyor.
Demem o ki, Esenyurt’ta başlayan ve bugün DEM Partili belediye başkanlarına yönelik olarak yapılanla devam eden operasyon, bence, esasen Bahçeli’ye bir dirsek göstermedir. Eh, takdir edersiniz ki, Bahçeli de esas mevzuun kendisi olduğunun farkında gibi görünüyor.
Bu maçın kazananı hangi vatandaşlar olur, bilmiyorum ama kaybedeninin Türkiye Cumhuriyetinin “bütün” halkı/halkları olacağından şüphem yok.