Gül Gibi Biri…
Fehmi Koru kendi Cumhurbaşkanı adayını açıklamış. Açıklamasına ihtiyaç yoktu, zaten Koru’yu bilen herkesin tahmin edebileceği gibi, Gül’den söz ediyor. “O olmasın” diyenlere de… “Gül gibi” birini bulmamızı da tavsiye etmiş.
“Fehmi Koru kimdir” derseniz, başka kimseyi tarif edemeyeceğim kadar sadelikle tarif edebilirim. Aptal numarasına yatarak herkesi aptal yerine koymaktan usanmayan biri. Başkaları da bizi aptal yerine koyuyor ama böyle sinsice, kendisi saf Anadolu köylüsüymüş gibi görünerek yapmıyor.
Koru’nun bizi aptal yerine koymasına geleceğim, önce şu “Gül gibi” mevzuuyla işimizi bitirelim. Bu başlıkla burada bir yazı yazmış, sistemin arızalarına değinmişim. Daha eskilerde, Akşam’da, Arınç’ın “Gül gibi, lale gibi, sümbül gibi” seviyesizliği hakkında da içimi dökmüşüm. Üzerlerine ekleyeceğim çok şey yok. Dolayısıyla Koru çıkıp da “Gül gibi birinden” söz edince ciddiye almayı gerektirecek bir şey de yok.
Ve fakat…
Koru Birleşik Krallık’ta Muhafazakâr Partinin yeni başkanının, dolayısıyla Birleşik Krallık yeni Başbakanının seçimi sürecini misal vermemiş mi? Aha işte hepimizi aptal yerine koyma uzmanı Koru’yla müşerref oluyoruz. (Koru’nun benim bildiğim başka herhangi bir vasfı yok ama bu vasfı, Gül’ün onu yanından hiç eksik etmemesine yetti. Bu da Gül’ün Koru tarafından çok övülen liyakat anlayışı hakkında bir fikir veriyor olmalı.)
Koru’nun anlattığı hikâye şu:
“İngiltere’de skandallarla istifaya zorlanan başbakanın yerine gelecek kişinin nasıl belirlendiğini gördük: On siyasi ‘Ben adayım’ diye ortaya atıldı. Adaylar temel konulardaki görüş ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaştılar. Televizyonda birlikte tartıştılar. Elene elene sonunda iki aday kaldı. Elenenlerin de arkasında yer tuttuğu aday —muhtemelen Liz Truss– başbakanlığı üstlenecek.
“Fena bir yol mu bu?”
Soruyorum size, fena bir yol mu bu? Bence değil.
Arkasından Koru hepimize akıl veriyor:
“Her iddialı kişinin adaylık yarışına girmesini bizde de teşvik etmek lazım.”
Ben aldım bu aklı, kabul ettim. Her iddialı kişinin adaylık yarışına girmesini teşvik edelim. (Gerçi neden teşvik etmemiz gerekiyor, orasını anlamadım, çünkü iddialı kişiler, Koru’nun da işaret ettiği üzere, “ortaya atılıyorlar”.) Mesela Gül de girsin. İddialı olsun ve adaylık yarışına girsin. Diğer hepsinin elenmesiyle bir tek adayın kalacağı bir yarışa girsin. O biricik elenmeyen o kalırsa da aday olsun.
Öyle mi yapıyor Gül? Hayatında hiç öyle yapmış mı? Koru bilmiyor mu Gül’ün nasıl biri olduğunu? Erdoğan 2007’de onun üstünü çizmek üzereyken bile ancak Arınçların filan ittirmesiyle “seçim benim adaylığım engellendiği için kazanıldı” çıkışını —siyasi hayatının biricik çıkışını— yapmış olduğunu Koru bilmiyor olabilir mi? Muhtemelen onu o çıkışa razı edebilmek —böylelikle Köşk’e yakın olabilmek— için kendisi de kan terlemiştir, bilmez mi!
Biliyor ve… Birleşik Krallık’ta Muhafazakâr adayların kıyasıya rekabeti sürecinde kamuoyunun önünde verdikleri imtihanı, Gül’ün Ocaktan’a verdiği bir mülakatla eşitleyerek… Anladınız siz onu.
Gül Ocaktan’a bir röportaj verecek. “Ama acaba kastı ne” gibilerinden sorgulamalar başlayacak. Başlar başlamaz sayın eski Cumhurbaşkanımız incinecek. “Ah, incinmesin, sevgili Gül’ümüz, onun gibisini bir daha nerede bulacağız!” Eh, Gül de Koru gibi liyakat sahibi birini nereden bulacak!
Birleşik Krallık’ta olan şey şu: Orada her şeye kadir bir özne yok. Kamuoyunun önüne çıkıp rakiplerinizle dövüşüyorsunuz. Vurulan düşüyor. Vahşi bir mücadele ve o mücadeleden bir kazanan çıkıyor. Kazanmayı hak etmiş, kazanma sürecinde bir yığın beceri geliştirmiş, kamuoyunun itimadını kazanmış biri.
Gül hayatı boyunca oyunu nasıl oynamış? Orada karar verici birileri var, onun gönlünü almış, almaya çalışmış, alamadığında —bir defalığına— ona şantaj yapmış, kamuoyunu zerre kadar umursamamış. Erbakan, Erdoğan ve şimdi de Kılıçdaroğlu. Onu bir şey yapsınlar, bir yere getirsinler.
Koru’nun verdiği misalle Gül’ün kariyeri arasında en ufak bir benzerlik var mı? Yok. Olmadığını Koru’dan daha iyi bilecek biri var mı? Yok. O halde? Bilmezmiş gibi, aptalmış da anlamamış gibi yapacak, hepimizi aptal yerine koyacak…
Ah Türkiye… Kimler Cumhurbaşkanı oldu şu yüz yıllık tarihinde, kimler gazeteci kisvesi altında ekmek yedi!