İsrail ve Marifetleri

İsrail denen şey, savaşı yaymak için elinden geleni ardına koymuyor. Son marifetleri malum, Lübnan’da çağrı cihazlarını ve telsizleri patlattılar.

Her vakit olduğu gibi, İsrail istihbaratı denen haydut çetesinin her marifetinden sonra olduğu gibi, şimdi de “vay, ne becerikliler” masalları ortalığa yayıldı. Bu defa “kötüler ama…” diye başlama ihtiyacı da duyuldu gibi… En azından bazıları öyle bir ihtiyaç hissettiler.

15-20 milyon dolar bütçe ve elemanlarını benim seçeceğim yirmi kişilik bir kadro verin, iddia ediyorum, İsrail istihbaratının yaptığı her şeyi yaparım. Yapmam da, yapabilirim yani. Arkamda ABD veya Birleşik Krallık istihbarat desteği filan da elzem değil. Bahse girerim ki, ABD’nin, Birleşik Krallığın ve İsrail’in istihbaratından çok daha becerikli onlarca istihbarat teşkilatı var dünyada. Kaldı ki onlardan da çok daha becerikli “sivil” teşkilatlar da mümkün.

İsrail istihbaratının her marifetinden sonra hayranlık ifadeleri yayanlar cehaletlerinden mi bu işe soyunuyorlar yoksa İsrail istihbaratının halkla ilişkiler faaliyetinde görevliler mi, bilmiyorum. Muhtemelen birkaç görevli, bir yığın cahil ve ahmağı peşinden sürüklüyor. Böylelikle bir efsane imal edildi, üretildi ve yaşatılıyor. Mesele şu ki, kimler görevli, kimler ahmak, ayırt etmek müşkül. En azından benim için…

Şu son yapılan iş, bir defa, İsrail’in menfaatleri açısından bile son derece budalaca. Ama konumuz bu değil, işin teknik boyutu. Öyle bir hava estiriliyor ki, böyle bir operasyonu akıl etmek ve sonra da gerçekleştirmek muazzam bir deha ve örgütlenme gerektiriyor. Hiç öyle bir ihtiyaç yok, dediğim gibi kafasına koymuş herkesin becerebileceği bir iş bu. Başkaları da yapabilir ama yapmıyorlar.

Çünkü…

Yapanın başı ağrır. İsrail istihbaratının bugüne kadar yaptığı her iş böyle. Başka herkes sonrasını hesaba katmak zorunda, İsrail değil. Çünkü İsrail bir haydut devlet. Yapıp ettiklerinin hesabını vermek zorunda kalmayacağını biliyor. En azından “öyle biliyor”.

İsrail kurulduğunda, Ortadoğu’da bir derin yaraydı. Zaten örselenmiş bir dokunun ortasına açılmış bir yara. Eğer doğru dürüst, akıllıca yönetilseydi, aradan geçen bunca zamanda o yara kabuk bağlayabilir, İsrail bölgede —zonkluyor da olsa— iyileşmeye ve dokuyu iyileştirmeye başlayan bir unsur halini alabilirdi. Böyle bir olabilirliğin farkında olan ve onu hayata geçirmek için çabalayan “şehirli” İsraillilerin mevcut olduğu anlaşılıyor. Ama kapanmayan bir yara olarak kalıp kendisini mütegallibenin hizmetine adamayı, böylelikle yağmadan pay almayı tercih edenlere galip gelemediler. O yağmacı haydutlar da, herkesin yapabileceği ama yapmayı kendisine yakıştıramayacağı şeyleri yapıp…

Alkış alıyorlar.

Etiketler:,

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin