Ne Kadar Futbol O Kadar Politika

Hafta sonu derbi var.

Bir vakittir takip edemediğimden bilmiyorum, sevgili medyamız “dünyanın en büyük derbisi” çığırtkanlıkları yapmaya devam ediyor mu. Ama bildiğim şeyler de var. Derbiyi belki birkaç milyon kişi seyredecek. Sonra, derbiden hemen sonra Premiership, LaLiga veya Budesliga maçlarına dönecekler. Çünkü Türkiye’de Fenerbahçe, Galatasaray filan gibi kıymetli markalar var ama futbol yok.

Geçtiğimiz hafta sonu da bir başka heyecan (!) yaşandı Türkiye’de. On milyonlarca kişi oy kullandı. Çok büyük bölümü sandıklar açılırken televizyon başına oturdular. Heyecanla seçim sonuçlarını takip ettiler. Sonra?

Sonra, 48 saat geçmeden, mesela Sarıgül’e oy vermiş İstanbullular, “Sarıgül’ün kaybetmesine üzüldünüz mü” sorusuna, kayıtsızca “Yoo, neden üzüleyim” cevabı vermeye başladılar.

Hâl budur. Seçimler tarihimiz boyunca bu kadar büyük ölçekli orduların cepheye sürüldüğü, bu kadar muazzam boyutta cephane tüketildiği pek az seçim oldu. Taraflar kendilerini paraladılar. Türkiye’nin kaderinin oylanıyor olduğuna bizi inandırabilmek için lazım gelenden çok fazla mermi yaktılar. Netice? Sıfır.

Çünkü Türkiye’de politika yok. Daha doğrusu, ne kadar futbol varsa o kadar politika var.

Türkiye’de bir gün futbol oynanacaksa, Fenerbahçe, Galatasaray var olduğu için değil, onlara rağmen oynanacak. Durmadan kısır, kabız bir rekabeti pompalayarak günü kurtarmaya çalışan onca çığırtkana rağmen Premiership, LaLiga izlemeyi sürdüren futbolseverler var olduğu için oynanacak. Türkiye’de bir gün politika yapılacak. Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli filan tarafından değil, onlara rağmen yapılacak.

O gün, üstelik, hiç bu kadar yakın olmamıştı.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin