Nerede Kalmıştık?
Üniversitede ders verdiğim yıllarda, bir dönemin ilk dersine başlarken “Nerede kalmıştık?” diye aklımca espri yapmıştım. En ön sırada oturan ve tırnak kontrolü yapmaya kalksam çantasından mendilini derhal çıkarıverecek gibi görünen bir öğrenci el kaldırdı. “Buyurun” dedim. “Hocam,” dedi, “bu daha ilk ders.” Ne diyeceğimi şaşırdım.
O gün bugündür, hemen her başlangıçta, mazoşistçe bir güdüyle “nerede kalmıştık” demek gelir içimden. Sahi nerede kalmıştık?
Ama şu da var: Hiçbir başlangıç o kadar da taze bir başlangıç değil. Yepyeni bir dönemin ilk dersi de, en azından teorik olarak, daha önceki dönemlerde yapılan derslerin bir uzantısıydı. Her vakit farkında olmasak da, hemen her yeni şey, birçok eski şeyin yeniden paketlenmesinden ibaret.
CHP’nin rahmetli Ecevit’in başkanlığında kazandığı ilk seçim zaferini hatırlayalım mesela. Toplumun tuhaf hafızasında yer ettiği şekliyle, mavi gömlekli Karaoğlan, 1973’te, ortanın solu sloganıyla, yeni palazlanmakta olan işçi sınıfının sınıf bilincini harekete geçirmişti. Sonra 1977’de daha da büyük bir sandık zaferine imza atmıştı. O tarihten sonra sol, bir türlü aynı başarıyı tekrarlayıp, gerçek tabanı olan işçilerden, ezilenlerden oy almayı başaramadı.
Böyle mi düşünüyorsunuz?
1973’te CHP Türkiye genelinde % 33,3 oy aldı. Ankara il genelinde 41,9, Çankaya’da ise tam 52,4. İstanbul il genelinde 48,9, Beşiktaş’ta 55,8, Kadıköy’de 54,1. İzmir’de 44,1, Karşıyaka’da 48,7. O tarihlerde ciddi ölçüde sanayileşmiş olan ve ciddi bir işçi nüfusu barındıran Adana’da 39,9’la birinci parti olmayı yine de başarmıştı ama Bursa’da 28,0’le ancak ikinci olabilmişti. Bursa’nın ilçelerini bir tarafa bırakacak olursak, şehir merkezinde CHP’nin durumu biraz daha iç açıcıydı: 31,5. Ama yine ikinci partiydi.
1977’de Türkiye genelinde % 41,4 gibi hatırası bile baş döndüren bir orana yükseldiğinde de, Ecevit’in başkanlığındaki CHP’nin oy profili aynıydı. Ankara genelinde 51,3, Çankaya’da ise 61,9. İstanbul genelinde 58,3, Beşiktaş’ta 65,9, Kadıköy’de ise 65,2. İzmir genelinde 52,7, Karşıyaka’da 60,9.
Yaşı elvermeyenler için hatırlatayım: Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Karşıyaka, o tarihlerde de işçilerin çok tercih ettikleri ilçeler değildi, çünkü ev kiraları filan şimdiki gibi, izafi olarak yüksekti. Yani rahmetli Ecevit’in CHP’si de, tıpkı bugünkü CHP gibi, asıl gücünü işçilerden filan değil, biraz farklı bir kesimden alıyordu. Diplomalı, şehirli, bir işi olan, dolayısıyla düzenli bir geliri olan, dolayısıyla da sosyal güvenlik şemsiyesinin altında yer alan kesimler CHP’ye arka çıktılar. İşçi olmak için de şehirli olmak gerektiğine göre, işçiler de düzenli bir gelir sahibi olduklarına göre, Ecevit’in CHP’sinin oylarının arasında bir miktar işçi oyu da vardı.
Peki, şehirli, diplomalı kesimler daha önce neredeydiler? Daha önce de oradaydılar ve rahmetli İnönü’nün CHP’sine oy veriyorlardı. Problem şurada ki, daha seyrektiler. DP iktidarı döneminde palazlanan özel teşebbüs ve tarımın makineleşmesi büyük şehirlere göçü kışkırtmıştı. Şehirlerin o tarihlerde, yani henüz şehir olma vasıflarını koruyorken, aldıkları göçü şehirlileştirebilmeleri için, kabaca, 15 yıl gibi bir süre lazımdı. Memleketin okul sayısı, dolayısıyla da diploma üretim hızı müthiş bir hızla artmıştı. Ama okulların diploma verebilmesi için de bir süre geçmesi gerekiyordu.
DP döneminin dinamiklerinin ürettiği sosyoloji, CHP’nin önünü açmıştı. Yani Ecevit’in de bir öncesi vardı. “Nerede kalmıştık” diye başlasa, o kadar da tuhaf olmayacaktı.
Cemalettin N. TAŞCI