On Günde İki Maç

Futboldan söz edeceğim, ama peşinen uyarayım, bu bir futbol yazısı değil.

Bilmeyenler için manzarayı bir özetleyeyim: Beşiktaş ve Fenerbahçe, on gün arayla iki kere karşılaştılar. İlk maç Beşiktaş, ikincisi Fenerbahçe açısından daha anlamlıydı. İlkinde Beşiktaş’ın saha, seyirci gibi avantajları, Fenerbahçe’nin sakat ve cezalı oyuncuların çokluğundan kaynaklanan dezavantajları daha fazlaydı. İkincisinde ise şartlar, az da olsa, Fenerbahçe’nin lehineydi.

Her takım her maçı kazanmak ister. Ama her maçı da kazanamazsınız. Hemen her Fenerbahçeli veya Beşiktaşlı, bundan iki hafta önce kendi tenhasında bu iki maçın muhasebesini yaparken, maçlardan sadece birini kazanmaya, maçları aralarında üleşmeye muhtemelen razıydı. Sonunda maçlar üleşildi. Birini Fenerbahçe, diğerini ise Beşiktaş kazandı. Ama üleşim, arzulandığı, veya tahmin edildiği gibi olmadı. Kuşbakışı bakıldığında, her iki tarafı en çok tatmin edecek çözüm besbelliydi: Ligde Beşiktaş, on gün sonra kupada da Fenerbahçe kazanacak. Öyle olmadı. Hatta tam tersi oldu.

Tam tersi.

Optimizasyon teorisinde, global optimum diye bir kavram vardır. Ligde Beşiktaş, kupada ise Fenerbahçe kazansa, taraflar açısından global optimuma ulaşılmış olacaktı. Optimizasyon kitaplarındaki eksersizler az boyutludur. Sistemin davranışını kağıt üzerinde çizer, kuşbakışı bakar ve global optimumu görürsünüz. Gerçek hayatta global optimumu bulmak ise o kadar kolay değildir. Ancak bu defa, bir gerçek hayat probleminde global optimum çıplak gözle görünüyordu. Herkes de gördü.

Ancak masa başında global optimumu görüyor olmak, sistemin global optimuma yakınsayacağı manasına gelmez. İki kulübün başkanının ilk maçtan önce bir araya gelip yemek yemesi, iki takımın oyuncularının arkadaş olması, hepsinin gönlünden aynı paylaşımın geçiyor olması filan gibi faktörler de global optimuma yakınsamayı garanti etmez. Sistemler genellikle bir lokal optimumdan bir başkasına yol alır.

Futbolda olduğu gibi iktisatta da mesela, herkesin kazanması mümkün değildir. Ama pazarlıklar sayesinde herkesin razı geleceği global optimumlar yine de bulunabilir. Ancak masa başında bulunan global optimumlar nadiren gerçekleşir. Çünkü masa başında bulunan çözümleri, tasarıları hayata geçirecek kadar muktedir, her şeye gücü yeten aktörler yoktur. Tarihte bu ölçüde güçlü aktörlerin sahne aldığı dönemler oldu. Mesela Hitler Almanya’sında ve Stalin Rusya’sında… Her iki dönem de, Almanya ve Rusya’nın iktisadi olarak benzersiz, göz kamaştırıcı performanslar sergiledikleri dönemlerdir. Sadece kendi iktisadi tarihlerinde benzersiz olan dönemler de değildir bunlar, iktisat tarihinin en göz kamaştırıcı istatistikleri arasında yer alırlar.

Hitler Almanya’sında veya Stalin Rusya’sında Beşiktaş ve Fenerbahçe on günde iki defa karşılaşacak olsalardı, ligdeki ilk maçı Beşiktaş, kupadaki ikinci maçı da Fenerbahçe kazanacaktı. Makul olan gerçekleşecekti. Tarafların her ikisi de tatmin olacaktı. Her ikisinin istatistikleri de olabileceği ölçüde gelişmiş olacaktı.

Mesele şu ki, ortada bir oyun kalmamış olacaktı. Kimsenin maçları seyretmesi için bir sebep kalmayacaktı. Herkes tatmin olacak ama kimse mutlu olmayacaktı.

Masa başında bulunabilecek olan global optimumları hayata geçirecek kadar kudreti temerküz ettirdiğinizde, evet, benzersiz performanslar sergilenebilir. O vakit ama, o kudreti ele geçiren her kim olursa olsun, Hitler veya Stalin olur. Hitler veya Stalin kötü değillerdi, kötü olan oyunun ortadan kalkmış olmasıydı.

Futbol hayatın aynasıdır. Tasarı, futbolda olduğu gibi hayatta da performansı maksimize edebilir, ama futbolu öldürdüğü gibi hayatı da ortadan kaldırır. Okulda ezberlediği birkaç basit denklemle global optimumu keşfedivermeyi kendisine has eşsiz bir maharet zanneden, sonra da şeksiz şüphesiz iman ettiği global optimuma niye yakınsamıyor diye iktisadi ve sosyal aktörlere sövüp sayanlar anlamak istemeseler de, futbol da direnecek, hayat da…

Cemalettin N. TAŞCI

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin