Pronik Na Yug
Yabancı televizyonlara konuşan Kürt yetkililer, ABD’nin “çekiliyoruz” kararının ardından, “zaten dağlardan gayrı dostumuz hiç olmadı” mealinde, güya mağrur bir edayla sızlanmışlar. Sızlanmalarına mağrur halleri giydirmeye çalışmaları hoş olmasa da, sızlanmakta haksız sayılmazlar galiba. Kürt’ün Kürt’ten başka dostu yok –Kürt’ün dost olduğu da şüpheli.
Türk’ün Azerbaycan kürsüsünden dayılanmalarında ise mağrur görünme hassasiyeti bile yok. Her zamanki kaba, kasabalı üslup. Kendisinde herkese ayar verme hakkını görme. Kendisinde her hakkı görme. Neymiş mesela, Türkiye topraklarında şu kadar milyon Arap varmış, o halde Arap liginin üyeleri de Türkiye’nin Suriye’deki harekâtının arkasında durmalıymış. Yetmez elbette, Erdoğan’ın her yaptığının arkasında durmalılar. Şu kadar milyon Arap’ı misafir ediyorsan, Araplara her şeyi deme, yeni-Osmanlıcılık hayalleriyle onlara hükmetme hayalini tazeleme gibi hakların var. Ama onların, senin yeni-Osmanlıcılık hayallerinden korkup Suriyeli mültecileri görmeme hakkı yok.
Seviyorum ben Türk aşırı sağının bu kendine yontma kabiliyetini.
Neyse, mevzudan uzaklaşmayayım. Sadece Azerbaycan’da bir kürsüden söylenmiyor “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” kelamı. Ve… Gerçekliğe ne kadar da uyuyor. Saat geçmiyor ki dünyanın bir tarafından bir kınama, bir tehdit, bir yaptırım gelmesin. Dünyada bir tek dostumuz kalmadı sahiden.
Kurtların yalnızlığına övgüler düzerek halimize pastoral bir soyluluk yakıştırmaya çalışan sosyal medya klavyeşorlarına kalırsa, zaten hep böyleydik. Fi tarihinde, hatırlar mısınız, Merkel şöyle dediydi. Daha önce de Mısır şöyle yaptıydı, filan. Yani bunların dostluk anlayışına göre, tarihin herhangi bir anında size bir yanlışlık yapmışsa biri, dost değil, olamaz. “Öyle bakınca Fransa ve Almanya birbirine hiç dost olamaz, dünyada kimse kimseye dost olamaz, herkesin dostu sadece kendi olur” desen, “o başka” derler.
Eh, Türk başka…
“İyi de filanca tarihte Almanya Türkiye’ye şu iyiliği de yapmıştı” desen, “menfaat” olur. Menfaati vardı da yaptı. Sanırsın mezkûr zevat, hiç menfaati olmayan mevzularda, elinde Noel Baba çuvalıyla gezip hediye dağıtıyor.
Neyse… Türk’ün Türk’ten başka dostu yok –Türk’ün Türk’e dost olduğu bile pek şüpheli. Tablo görünüyor. Her yerden kınama, tehdit, yaptırım, filan.
Ee?
Bu tabloya bakıp, Kürt’ün de, Türk’ün de şapkalarını önlerine koyup düşünmesi gerekmez mi? Oğlunuz her gün, bütün oyunlardan dışlanıyorsa mesela, kabahati oğlunuzda aramadan problemi çözebilir misiniz? Hadi futbol oynamayı bilmiyor, iki takıma ayrılıp maç yaparken taraflardan hiçbiri aralarında istemiyor. Okey oynarken neden masalarına almıyorlar? Veya yüzmeye giderken? Şunlar almıyor, tamam. Peki, bunlar neden almıyor aralarına?
Kürt’ün yalnızlığının bir açıklaması var. Dört devletin topraklarına dağılmışlar ve devletleri yok. Ne etseler birilerinin ayağına basacaklar. Onları takımlarına alanlar da, yeri geliyor, o ayaklarına basılacak olanların ayağına basmak istemiyor. Türk’ün yalnızlığının, Türk’ün huysuzluğundan, geçimsizliğinden, oyun bilmezliğinden başka bir açıklaması var mı?
***
Kürt’ün yalnızlığının bir açıklaması var. O yalnızlığın çok acıklı tezahürlerinden birine de bugünlerde şahit olduk.
Yanlış hatırlamıyorsam Drang Nach Osten şiirindeydi, Attila İlhan “mülk güya Osmanlı’nın amma” demişti, “Alaman’ın elinden İngiliz” alıyor. Kürt de güya bu toprakların, Suriye’deki Kürt Suriye’nin amma, Amerika’nın elinden Rus aldı. Drang Nach Südlich (pronik na yug) bir nevi.
Utanmayı bilsek utanacak haldeyiz. Dayılanmaya gelince üstümüze yok, bizim coğrafyamızda bizden gayrı herkes efendi. Diklenmeden dik durmaktan söz edip dururken dik durmayı beceremediği için eksikliği diklenerek ikame etmekten başka bir şey yapamaz hale gelen biri de, bizi, bizim buraların çocuklarını, kâh ona kâh buna pazarlayarak… Hani filmlerden hatırlarsınız, İngilizlerin sömürgelerinde, İngiliz efendilerinin mahalli lisanı filan bilmemesinden istifade, malikâneye kapağı atmış yerliler olurdu… O misal.
Alaman gidiyor İngiliz geliyor, İngiliz gidiyor Amerikalı geliyor, Amerikalı gidiyor Rus geliyor, hepimizin elleri Kürt’ün boğazında. Ve bilhassa kahraman Türk kurtlarının yegâne derdi, neden Kürtleri kesme işini tek başına kendilerine tevdi etmiyor efendileri.
Emin olun bihakkın yaparlar, başka kimesnelere ihtiyaç yok. Zevkle yaparlar ve… Mukabil olarak yüzlerce yıl daha zevkle hizmet ederler her birinize.
Hepinize…