Tel Örgüler Ne İşe Yarar?
Güzelbahçe’de, yolumun üstünde bir köpek vardı. Önünden biri geçmeye görsün, zincirini sanki koparacakmış gibi gerer ve var avazıyla havlardı. Köpeklerden zaten korkardım, bunun sergilediği şiddet beni iyice gererdi. Zincire ne kadar güvenirsem güveneyim, köpeğin önünden her geçişte yüreğim ağzıma gelirdi.
Bir gün bir tuhaflık hissettim. Köpek köşeden döndüğümü görünce yine havlamaya başladı, ama havlamanın şiddeti her zamankinden düşüktü. Ayrıca durduğu yerden havlıyordu, öyle “şu zincirden nasıl kurtulurum” edalarında dönenip durmuyordu. Bir hayli yaklaştıktan sonra fark ettim ki, köpek bağlı değil. Artık geri dönüp kaçmak da imkânsızdı. Çaresizlik içinde, yerden bir taş almak için eğildim. Kafamı kaldırdığımda köpek yoktu. Kaşla göz arasında inanılmaz bir mesafe kat etmişti. Biraz daha koştu, durdu, döndü. Herhalde kendisini emniyette hissedeceği kadar uzaklaştığına kanaat getirdi ki, yine var avazıyla havlamaya başladı.
O anda anladım ki, o zincir beni köpekten değil, köpeği benden koruyordu.
Teşbihte hata olmaz, futbol seyircileri beni bağışlasın. Statlardaki tel örgülerin şiddeti caydırmak bir yana, teşvik ettiğini yıllar boyu iddia ettim. Yıllar sonra Denizli’de tel örgüler kaldırıldı ve sahaya atlayan filan olmadı. Birkaç yıl boyunca bu hal, Denizli seyircisine has bir olgunluk olarak anlatıldı, durdu. Sonra, peyderpey başka statlardaki tel örgüler de kaldırıldı, sessiz sedasız. Her yıl en az birkaç maçta tel örgüleri yıkılan İnönü’de bile, bunca yıldır bir olay olmadı. (Ben bunu yazdım ya, Allah göstermesin, yarın birileri sahaya atlayabilir mi, atlayabilir. Ama benim aşağıdaki söyleyeceklerim, böyle bir olay olsa bile zayıflamaz.)
Birinci diyeceğim şudur: “Tel örgüler varken bile neler oluyor, maazallah bir de olmasa” soyundan gelen akıl yürütmeler, statlarda yıllardır yaşanmakta olan gerçekliğin de açıkça gösterdiği gibi, son derece mesnetsiz akıl yürütmelerdir. “Faizler yüksekken bile”, “TSK’nın hassasiyetlerine rağmen”, “seçim barajları varken bile”, “onca iktisadi teşvike rağmen”, “çocuğu korumak için her şeyi yaptığımız halde”, “onca polise rağmen” kalıbına sahip olan lafları etmeden önce, tel örgülerin serencamını hatırlamakta fayda var. Problem olarak teşhis ettiğimiz şeylerin çoğu, aslında bizim tedbir diye geliştirdiğimiz şeylerdir.
Bağlantılı olarak da şunu diyeceğim: Türkiye’de tel örgüler varken o tel örgüleri aşıp sahaya atlayabilmek, aşamadıklarında da yıkmak için her şeyi göze alan futbol seyircilerine söylemedik laf bırakmayan, iki cümleden birine “tel örgüler varken bile” diyerek başlayan futbol allamesi, tel örgüler kaldırıldıktan sonra yaşanan gerçeklik hakkında neredeyse bir tek laf etmediler. Sanki yıllar yılı aynı teraneyi onlar dile getirmemişler gibi, tel örgü muhabbetini unuttular. Millete sövmek için stoktan yeni malzeme tedarik ettiler.
Bir iddiaları vardı. Bu iddia, futbol seyircisi hakkındaydı. Gerçeklik bu iddianın geçersiz olduğunu gösterdi. Ama onlar zerre taviz vermeden, aynı iddiaları başka misaller üzerinden dile getirmeyi sürdürdüler. Türkiye’nin futbol seyircisi problemli midir, bilemem. Ama şahit olduğu gerçekliklerden ders almayı bilmemek, her şart altında aynı ezberi tekrarlayıp durmak, kesinlikle problemdir. Çok da yaygın bir problemdir.
Cemalettin N. TAŞCI