Demirtaş’ın Saflığı

Demirtaş “içeriden” yazmış. Kimlere? Kendi deyişiyle aktarayım: “Siyaset, kültür, sanat, medya, akademi dünyasınadır sözüm.” Peki, söz neymiş? Buram buram sitem kokuyor yazı. Haklıdır, haksızdır, derdim bunlar değil. Bir yerde diyor ki, “Dahası, korkunun ecele faydasının olmadığını, böyle davrandıkça toplumun çöküşe sürüklendiğini görmüyor musunuz? Elbette görüyorsunuz, sizin uzmanlık alanınız bu; görmek. Ama yine de susuyorsunuz, kendi bunalımınızın haklı (?) teorisini yazıyor veya tatlı melankolisini yaşıyorsunuz.”

Aha işte burada yanılıyor. Birincisi, kimsenin bir şey gördüğü yok. Hepsi —dün gördüğümüz gibi en demokrat olanı bile— iş olarak “bulmaca çözücülüğü”nü benimsemiş durumda. Mevzu kendisinin bildiğini zannettiği alana gelince, “yettim ben, savulun problemi çözüvereyim” fazına geçiveriyor. Top onun alanına düşsün, hakem penaltı noktası gösterdiği andaki Burak Yılmaz oluveriyor.

İkincisi, kimsenin kendi bunalımı filan yok. Herkes mutabık ki, memleket bunalımda. Sebebi de malum, problemlerin çözümleri onlara bırakılmıyor. Bırakılsa… Alilerden Nesin eğitimi, Babacan ekonomiyi şöyle rayına oturtuverecek —birincisi Şirince’de ne müthiş çözümler üretmiş, ikincisi 2000’lerin ilk on yılında ne harikalar yaratmış malum. Ormanlar için biri, tababet için bir başkası, şehircilik için uygun biri… Hepsi hazırda, sıralarını bekliyor. Demirtaş da içeride zannediyor ki, işbu zevat demokrasi filan hayalleri kuruyor, demokrasisizlikten kişisel bunalımlar üretmişler. Bizim aydınımızın bunalımı olmaz. Olsa olsa problemi çözme vazifesi bir rakibine tevdi edildiğinde kıskançlık krizleri olur.

Bir de şöyle yazmış garibim: “İşin en acı kısmı da ne, biliyor musunuz? Bütün bu zulüm günleri geçip gittiğinde, güzel günler geldiğinde en önde, en çok görünen, en çok övünen siz olacaksınız. Bunları size mutlaka hatırlatacağım ya da size hatırlatan birileri olacak. Yıkımın, enkazın bu kadar ağır olmasında sizin suskunluğunuzun epey bir payı var, unutulmayacak.”

Lafın ilk kısmı tastamam doğru. Öyle olacak. En önde, en çok övünen onlar olacak. Velâkin ikinci kısmının zerre kadar manası yok. Çünkü hep birlikte hayranlaşacaklar. Kendilerine hayran olmayanların lafları da… Bir kulaklarından girdiği gibi ötekinden çıkacak.

Etiketler:,