Sağlıklı Yaşlanırsak…
Emrah Safa Gürkan, yaşlanmayı erteleme konusunda çalışan Ayşegül Çoruhlu adlı hanımefendi ile konuşmuş. Üzerine konuşulacak çok malzeme var ama benim hepsine yetişecek takatim yok. Biri hakkında ise sussam gönül razı değil.
İnsan ömrü uzuyor, asıl önemlisi, sağlıklı uzuyor. Ayşegül hanım bu hususta ümit verici çalışmalardan söz ediyor. Yani daha da uzun yaşayacağız ve ileri yaşlarda bile “genç” kalacağız —hatta daha genç yaşlarımıza dönmek bile mümkün. Bu safhada Gürkan’ın aklına gelen şey, kabaca şu: Zenginler uzun yaşayacak. Çocuklarına zekâ “dopingi” yaptıracak. Yoksulların ömrü de —zenginlerinki kadar olmasa da— uzayacak. Adam doksanında emekli olacak. Eee? İş yok, ne olacak?
Devam etmeden bir parantez açayım. Daha önce anlattım mı hatırlamıyorum, doksanların sonlarıydı, çalıştığım iş yerine, artık hangi sebepleyse bir hanımefendi geldi. “Gelmiş” daha doğrusu. Patron az sonra beni çağırdı ve kadının kendisine anlattıklarını bana da anlatmasını istedi. Anlatılan hikâye, Birleşik Devletlerde “zenginlerin”, doğumlarını suda yaptıkları ile başlıyordu. Suda doğan çocuk otomatik olarak yüzmeyi biliyordu. Sonra pürüzlü bir eğimli zemine yerleştirilen bebek, tutunmaya çabalayarak, çok erken safhada motor kapasitesi gelişmiş olarak büyüyordu. Ve saire… Bu tür uygulamalar yeni başlamış da değildi. Varılan neticeye göre, işte kendilerine öyle yatırım yapılan bebekler 2010 gibi sahneye çıkacaklar, dünyaya hâkim olacaklardı. Öyle olmadı. Dünya Trumpların, Putinlerin, Erdoğanların, yani “boomer”ların cenneti. Nispeten daha genç olan “zenginler”in birçoğu da zenginliklerini kendileri yapmış olan insanlar, zenginlerin çocukları değiller. Sahiden öyle doğurulmuş, büyütülmüş çocuklar vardıysa, herhangi bir yerde sahneye çıkabilmiş değiller.
Parantezi açmamın sebebi herhalde bellidir, bu dünyada “zenginler” var. Benimkine benzer fonksiyonları olan akıllı telefonlar kullanıyorlar. Benimkinden daha hızlı İnternet bağlantıları vardır ama ben de nette gezinirken zaman kaybetmiyorum. Hastalıklarının teşhisinde benimkine benzer MR cihazları kullanılıyor. Yapay Zekâya erişim konusunda benden daha avantajlı değiller.
Dikkat ederseniz “şehir içinde trafiğe çıktıklarında onlara tahsis edilmiş yollar yok ve trafikten onlar da hisselerine düşeni alıyorlar” gibi “antika” teknolojilere has aynılıktan söz etmedim. Çünkü derdim, yeni teknolojilerin topluma difüzyonuna dikkat çekmek. Dünyada zenginler var, evet. Ve benden farklı olarak, mesela yatları var. Dünyanın birkaç yerinde villaları var. Özel uçakları var. Bolca mücevherleri var. Haftanın her günü için ayrı bir otomobilleri var. Kendileri ve çocukları için bir takım soytarıların “sattığı” —mesela gençleşme vadeden— fantezilere servet harcıyorlar. Filan. Bugünkü dünyada zengin olmak zor iş vesselam, zengin olmayana kıyasla sahip olabilecekleri “manalı” bir imtiyazları yok. Manalı olan ne varsa, üst sınıflar ile orta sınıflara hemen hemen aynı anda ulaşıyor. Teknolojinin difüzyon hızının yüksek olmasının sebepleri var ve gerekirse ayrıca konuşulur. Ama önemli olan, teknolojinin difüzyon hızının yüksek olması. Tekrarlayayım, teknolojinin difüzyon hızı yüksek. Yüksek.
Yani?
Yaşlanmayı geciktirme konusunda sahiden bir takım teknolojiler geliştirilirse, en çok birkaç yıl içinde herkes için erişilebilir olacak. Olmaması için görünürde herhangi bir sebep yok. Zenginlerden, hele ki zenginliğini siyasi iktidara sırtını dayayıp risksiz bir biçimde elde etmiş olan zibidilerden nefret edelim. Dünyanın şimdi olduğundan daha eşit bir yer olmasını temenni edelim, temenni etmekle yetinmeyip bu amaçla mücadele edelim.
Ama…
“Zenginler yeni teknolojilerden eşitsiz faydalanıp” diye başlayan manasız distopyaları tekrarlamasak iyi olacak. Çünkü zenginler yeni teknolojilere değil, siyasi iktidarlara, merkezlileşmiş devletlerin rant dağıtım ağlarına daha yakınlar. Yani bir distopyanın zaten içinde yaşıyoruz. Kafa karıştırmanın, hedef saptırmanın, ahalide teknoloji ürküntüsü yaratmanın manası yok.
İlaveten, biz bu dünyaya çalışmaya gelmedik. İş şart değil yani. Bölüşümü emeğe endekslemek şart değil.
hocam, emrah safa gürkan, para sikke borç diye bir video yayınladı benim dinlerken birkaç yerde siz aklıma geldiniz, sevebilirsiniz.
sevgilerle.