ABD’de 6 Ocak günü tuhaf şeyler oldu. Dünyanın dört bir yanında, olup biten her şeyi bir avuç parametre ve bir sayfalık lügatle açıklayan —açıkladığını zanneden— bir yığın insan var. Gerçi her birinin parametreleri ve lügatleri bir diğerininkinden farklı ama neticede hepsi, kendi parametrelerinin ve lügatlerinin her şeyi açıklamaya kâfi olduğundan emin. Emin idiler en azından.
Bir ay kadar önce, virüs sonrası hakkında genel ve derli toplu bir değerlendirme yapayım diye klavyenin başına oturdum. Çok uzadı. “Bunu blogda yayınlayamam, kitap yapmaya çalışayım” dedim. Ağır ağır ilerliyor ama bir hale yola girer mi, emin değilim. Başlangıç noktam şöyle bir şeydi: Bu pandemi, bir yanıyla son derece sıradan bir şey —teslim edersiniz ki,
Yetmişlerin ikinci yarısı olmalı —demek ki yirmili yaşların başlarındayım. Ankara’da bir arkadaşımızın adeta bir dergâhı andıran —yani sıklıkla bir araya geldiğimiz— evinde toplanmışız yine. Her zaman olduğu gibi, tanıdığım birçok kişinin yanında, tanımadığım birkaç kişi de var. Ve yine her zaman olduğu gibi, arkadaşlarım içmeye erkenden başlamışlar. Alkole henüz pek de dayanıklı olmadıklarından, kısa süre