Yakacaklar Bizi

Şuraya not düşelim. Bir haftadır toplumun sinir uçlarıyla oynanıyor. Sezen Aksu’nun bilmem ne zaman yapmış olduğu bir şarkısındaki sözlerden kabahat çıkarmaya çalışan bir manasız sosyal medya provokasyonuna önce Bahçeli, grup toplantısında benzin döktü. Toplum alev filan almadı. Mesele sağdan soldan körüklendi, toplum alev almadı. Erdoğan vites büyütüp dil kesmekten söz etti, alev almadı. Bir grup vazifeli meczup fona şehitleri filan —ne alakaysa— yerleştirip kafaya sıkmaya getirdi işi. Toplumda tıs yok.
Memleketi yakmaz ve yangından istifade kaçıp gitmezse hesabını veremeyeceği kadar suç biriktirmiş olan bir heyet, müthiş bir kararlılıkla kıyamet koparmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde “bu toplum zaten…” diye başlayan manasız cümleler kurmaya kalkacaksınız, biliyorum. “Kalkmayın” desem faydası yok, biliyorum. Ama şuraya not düşmüş olayım, bir haftadır tıs yok bakın. Yarın öbür gün abuk sabuk işler işleyip ahaliyi zıvanadan çıkarırsanız, mesulü ahali olmayacak, siz olacaksınız.
“Susun ve seyredin” diyor değilim. Aksine, susma ve seyretme zamanı değil. Çünkü —görünen o ki— dört yandan —Sedef Kabaş’ından filan mesela— tutuşturmaya kararlılar memleketi. Tepkinizi bu işi yapanlara yöneltin, ahaliye değil. Memleketi yakmaya karar vermiş olanların ellerinde, sizin elinizde olmayan muazzam bir müesses güç var. O gücü ancak iki şeyle dengeleyebilirsiniz, ahalinin desteğini yanınıza alarak ve ekstra yaratıcılık/zekâ sergileyerek. Zekânız varsa, işe, kullanılan kelimelerin günden güne nasıl değiştiğini analiz ederek başlayabilirsiniz, yakacaklar bizi.