Müzakere ve Bilim

Christakis pandemiyi konu ettiği son kitabında (Apollo’s Arrow), kamuoyunda bilimin değersizleştirilmesinin ve elit karşıtlığının yaygınlaştığından şikâyet ediyor. Kamuoyu araştırmalarından derlenmiş verilerle bu tespitini destekliyor. Bunlardan söz ediyor çünkü pandeminin bu durumu kalıcı bir biçimde ve olumlu yönde değiştireceğini ümit ediyor.

Bence hayal görüyor.

Çünkü…

Bilimi önemsizleştirdiğini, uzmanlığa saygı göstermediğini, elit karşıtlığı yaptığını tespit ettiği aynı Amerikalılar —Christakis’e göre ironik bir biçimde— bilim insanlarına saygı da duyuyor. Yine kamuoyu araştırmalarından sayılar dökülüyor önümüze. Toplumun bilim insanlarına güvendiğini, bilim insanlarının işini iyi yaptığına inandığını gösteren sayılar. Ve fakat mevzu, “ne yapılacağına bilim insanları karar verirse daha iyi olur” önermesine gelince, işler çatallaşıyor. Toplumun yüzde 45’i bu önermeye katılırken, 48’i katılmıyor.

Mevzu “policy decisions”a gelince… Yani müzakereyle verilmesi gereken kararlara…

Christakis’in verdiği oranlarda bir tutarsızlık yok. Toplum demiş ki, “bak senin işini iyi yaptığını düşünüyorum, sana saygı da duyuyorum ama burası müzakere masası, buraya yanında kendi yazdığın kalın kitaplarla gelip, o kitaplardan destek alarak bana ne yapacağımı dayatamazsın.” Bilim referans gösterilerek müzakereye son verilmesine itiraz etmiş yani ahali. Müzakereyle yapılacak olan işin “ama bilim” filan diye masadan kaçırılmasına itiraz etmiş. Müzakere masasına, müzakere konusuyla münasebeti olmayan bir takım itibar kaynaklarının dâhil edilmesine itiraz etmiş.  

Apaçık görünen o. Ama Christakis görmemiş. Görmüyor. O yapmamış ama eminim ABD’de bilimci geçinen bir yığın zibidi, “gördünüz mü bu Trumpçılar ne kadar ikiyüzlü” filan da demişlerdir, Christakis’in sözünü ettiği verileri okuyunca. Tıpkı memlekette “en güvenilir kurum ordu çıkıyor ama o kuruma güvendiğini söyleyen ahali, aynı zamanda, ordunun karşısında kim varsa onu destekliyor siyasi alanda, ikiyüzlülük genlerine sinmiş bu ahalinin” diyen zibidiler gibi…

Christakis şikâyetçi olduğu halin değişebileceğini ümit ederken hayal görüyor çünkü görünen o ki, değişmesi gereken kendisi. Verdiği sayılarda ironik bir şey olmadığını, bir tuhaflık olmadığını, kendisinin meseleyi yanlış anlamış olduğunu, bilimi yedeğine alıp bilimin söz söyleyemeyeceği masalardaki kendi sözünü bilimin sözü diye dayatıyor olmasından kaynaklı bir problem olduğunu idrak etmesi gerekiyor. Görünen o ki, idrak etmeye yanaşmıyor. Dolayısıyla Christakis değişmeyecek. Toplumun değişmesini bekleyip duracak.

Eh, şartlar aynı kaldığı sürece de… Toplum tez zamanda bir başka Trump daha bulup… Döve döve öğretecek, müzakere masasında bilim olmaz.

***

Umarım “e yani, Trump müzakereye yanaşan biri miydi” filan gibi şeyler düşmemiştir aklınıza. Ama düştüyse, “madem müzakereye bu kadar ehemmiyet veriyorlar, ne demeye Trump gibileri destekliyorlar?” filan diye düşünüyorsanız, bence cevabı son derece basit. Müzakereye yanaşmayan muhataplarını ikna edemediler, karşılarına kendileri gibi birini oturtmaktan başka çare bulamadılar. Trump’a inanıyor filan değiller yani, ama dinsizin hakkında gelecek bir imansız olarak görüyorlar.