N’olacak Bu ABD’nin Hali?

ABD’de Trump diye bir adam seçiliyor, kıyamet tellalları başlıyor, “biz diyorduk ‘insan kötü’ diye, inanmıyordunuz, demokratik değerler ancak bizim mensup olduğumuz küçük bir azınlığın geliştirdiği, sahip çıktığı, kırılgan değerler, yığınlar berbat, dünya da medeniyet de onlara bırakılamaz” filan diye. Fotoğrafa bakıyorlar, aynı ABD’de daha önce Obama’nın iki defa üst üste seçilmiş olmasını filan umursamıyorlar, ellerindeki kara boyayla hepimizi boyuyorlar.

Bu arada, Trump seçileli dört yıl oldu, ben Word’de yazarken Trump yazdığımda hâlâ altı kırmızı çizilmiş olarak, tanınmayan bir kelime olarak görülüyor. Hâlbuki Eisenhower veya Obama yazdığımda öyle olmuyor. Doğru anlıyorsam, Gates’in Microsoft’u, Trump’ı Başkan olarak, tanınmış biri olarak kabul etmeyerek kahramanca direnişini (!) sürdürüyor.

Bir düşünce deneyi teklif ediyorum. Eğer Trump başkan seçilmeseydi, mesela Microsoft’un karşı olsa da içine sindirebileceği Bush gibi bir Cumhuriyetçi başkan seçilseydi ve dört yıldır hüküm sürüyor olsaydı, sonra da Floyd tastamam şimdiki gibi öldürülmüş olsaydı… Sizce ABD şehirlerinde tablo nasıl olurdu?

Ben kendi tahminimi söyleyeyim. Siyahlar yine sokaklara dökülürdü, yine kıyameti koparırlardı. Onlara eşlik eden beyaz gençler de olurdu yanlarında. Ama bu kadar yoğun bir beyaz katılımı olmazdı. Zahide Can’ın —anladığım kadarıyla ABD’den— bildirdiğine göre, göstericilerin yüzde 65’i beyaz ve hemen hepsi genç.

Kendimle gurur duyarak iki hususu vurgulamak istiyorum.

Birincisi, sosyal değişim denen şey, adı üstünde değişim, fotoğrafa bakarak teşhis edilebilir bir şey değil yani. Sadece fotoğraf okumayı becerebilenlerin algılayabileceği, anlayabileceği, hakkında konuşabileceği bir şey değil. Yıllardır iddia ettiğim gibi, terazinin bir kefesinin baskın geldiği bir fotoğrafa bakarak söylenebilecek her şey eksiktir. Tıpkı Obama’nın seçilmiş olmasının ve sekiz yıl Beyaz Saray’da ciddi bir dirençle karşılaşmadan oturabilmesinin Trump’ın seçilmesine yol açan enerjiyi biriktirmesi gibi, Trump’ın yapıp ettikleri de karşıda bir birikime yol açar/açıyor. Hanımlar, beyler Trump’ın seçilmiş olmasını görüyorlar ama o Trump’ın karşı tarafta kışkırttığı enerjiyi görmüyorlar. Görmüyorlarsa… Yoktur.

Halbuki sosyal değişim böyle bir şey —defalarca dile getirdim, mesela şu yazıda, doğrudan Trump üzerinden. Ve dünyanın daha iyi bir yer olabileceğine sadece kendilerinin inandığını, sadece kendilerinin daha iyi bir dünya istediğini zanneden, bizim de öyle zannetmemizi talep eden zibidilerin gözüyle bakıldığında, anlaşılan o ki, sosyal değişimin böyle gerçekleşmesi biçimsiz bir şey. Onlara kalsa, hepimizi birerli kol sıraya dizip, manasız salınımlar yapmasına meydan vermeden dünyayı yoluna koyacaklar. Ah ne yazık ki, onlara kalmıyor.

Hayırda şer, şerde hayır olduğunu/olabileceğini bilmiyorlar. Kendileri planlamış ve yapmamışlarsa bir şeylerin gerçekleşebileceğini idrakleri almıyor. Birileri planlamış ve yapmamışsa bir şeylerin gerçekleşebileceğini de… Trump seçilmişse üf, bundan sonra artık neler olur, neler! Zor şer ayakta tuttukları medeniyet artık iflah olmaz, zincirlerinden boşanmış olan şer güçler bütün dünyayı ele geçirirler, filan. Trump’ın —ve başka yerlerde başka Trump benzerlerinin— seçilmesinin kendi hadlerini şaşırmışlıklarından değil de, sadece insanların kötü olmasından kaynaklandığından hiç şüpheleri olmadığından, olup biten her şeyin arasından sadece şer olanları cımbızlayıp bir eğilim tespit etmeleri de cabası. Dünyanın nasıl işlediğinden bihaberler, Trump’ın seçilmesinin bir yığın insanı alarma geçireceğini tahmin edemiyorlar. O alarm durumunun nasıl bir enerji birikimine yol açacağını da…

İkincisi, olanlar beni bir başka açıdan da doğruluyor. Mesele giderek bir nesil çatışması halini alıyor. Apolitik olmakla itham edilen gençler, pekâlâ politik olduklarını ispatlıyorlar ama babalarının politik haritasını tümüyle reddediyorlar. Politikayı değil, politika diye kazıklanan şeyi reddediyorlar. Apaçık bir biçimde politik bir tutum sergiliyorlar. Muhtemelen sandığa yine gitmeyecekler ve Trump yine seçilecek. Çünkü kendilerini Trump’ın ve onun temsil ettiği şeylerin yegane alternatifi olarak sunan özneler, kendilerini o gençlere göre güncelleme ihtiyacı duymuyorlar.

Nasıl bir tutum sergiliyor bu çocuklar?

“Ama biz daha iyi bir dünyanın mümkün olduğunu düşünüyoruz” deyip, kendi manasız programlarını insanlığı daha iyi bir dünyaya götürecek yegâne yolmuş gibi bize kazıklamaya çalışan ahlaksız budalaların dünya kavrayışlarını da Trump’la birlikte karşılarına alan bir tutum. Kendilerinin ne kadar iyi olduğundan, herkesin iyi olmasını talep ettiklerinden başka hiçbir referansları olmayan, sadece o referansla dünyanın otoritesini talep eden, o otoriteyi bir daha ele geçiremeyeceklerini hissettikleri için kendi çaresizliklerini hepimize mal etmeye çalışan zavallıları topyekûn ofsayda düşüren bir tutum.

Dünya iyi bir dünya. Trump gibi biri seçildiğinde, kimse oturup planlamasa da, karşı tarafta bir yığın enerji birikmesine sebep oluyor. Güya Trump’a karşı olan, Trump’ın adını Word’ün sözlüğüne eklemeyerek kahramanlık yapan zibidileri de sollayan bir enerjinin birikmesine… Ve elbette olduğundan daha iyi bir dünya olabilir. İşbu zibidiler planlayıp hepimizi o iyi dünyayı yapan bir orduya nefer yazmadan olabilir.

Kanaatimce olacak da…