Yıldıray Oğur, Karar’da, sığınmacılar hakkındaki gündeme katılmış. Sığınmacılar mevzuunda diyeceklerimi dedim, bir defa daha özetleyeyim —herhalde son defa olmayacak. Demografiyi hesaba katmadan bu tür mevzular hakkında konuşmak, bence, büsbütün manasız bir iştir. İnsanlık tarihini yazan en belirleyici faktör demografi ve değişimidir. Ahlak, erdem, fikirler ve hatta ekonomi “sonradan” gelir. Bunu bugün ve mahut mevzu ile
Köy yanarken orospunun saçını taramasını andırıyor, Suriye’de kıyamet kopuyorken şu yazdıklarımı yazmam. Ama bence öyle değil. Önce, izin verirseniz, laf kalabalığını ayıklayıp, şu son birkaç günde dediklerimi özetleyeyim. Bir. Yüz yıl, seksen yıl, kırk yıl öncesine kıyasla çok daha zengin olduğumuzu söylüyorum. Daha çok kalori tüketebiliyoruz, daha iyi giyinebiliyor, daha iyi barınaklarda yaşıyoruz. Evlerimizde elektrik,
Önce pozisyonumu netleştireyim. Savaşa, savaşın her türlüsüne prensip olarak muhalifim. Gerçeklik yokuşunu tırmanmak zorunda kaldıklarında prensiplerin su kaynatabileceğini bilecek kadar yaşadım. O bilgiyle baktığımda da fikrim değişmiyor, sınırın güneyinde sahnelenen tiyatroya karşıyım. Dekor ve kostümler sakil, oyunculuklar berbat, senaryo aksak… Bu ön bilginin üzerine, olup biten şeylere, sanki bizi ilgilendirmeyecek kadar uzakta, sanki Peru ve