Berktay’a üzülmeyi sürdürüyorum. Ama kendi açımdan seviniyorum, çünkü bazı şeyleri dile getirmeyi fena halde kolaylaştırıyor Berktay’ın halleri (alıntılarda imlaya dokunmadım). “Oysa Kavimler Göçü büyük bir hendek, hattâ bir uçurumdu gerçekten. Birinden diğerine evrimci bir geçiş söz konusu değildi” demiş. Duby’i okumadım, Berktay’ın anlattığı şekliyle hadise nasıl olmuş? Avrupa denen coğrafyada Roma düzeni varmış. O düzenin
Bloomberg’in iddiasına göre, yardımcıları Türkiye’ye yaptırımlar konusunda üç ayrı paket hazırlamışlar ve Trump da bunlardan birini seçecekmiş. Türkiye’de hemen herkesin “ABD yaptırımları” ifadesini işitince muhtemel yaptırımların muhtevasına hassas olduğunu tahmin ediyorum ve bu da anlaşılmaz bir hal değil. Ancak Bloomberg’in iddiasında başka bir şey daha var ve söylemeye çalışageldiğim şeyleri söylemek için çok elverişli. Diyelim
Soner Yalçın bir süre önce Osmanlı seçkinlerinin Türk’ü nasıl gördüğü hakkında bir şeyler yazmış. Bildiğiniz geyikleri tekrarlamış yani. Peki, Türk aslında nedir? Türk, her şeyden önce bir icattır. “Ne diyorsun sen ulan, Adem Türk idi” diyorsanız, bence yazıyı okumaya kalkmayın, güzelim pazar gününüzü rezil etmeyin. “İcattır evet, dolayısıyla bütün icatlar gibi berbat bir şeydir, eskiden
Endüstri Mühendisliğinin taşıyıcı sütunlarının belki de en mühimi Yöneylem Araştırmasıdır (Operations Research – OR). Mezkûr disiplinin esas derdi en iyi seçeneği, eğer muhtelif sebeplerle o tespit edilemiyorsa makul bir seçeneği tespit etmektir. OR kitaplarında —bütün disiplinlerin ders kitaplarının hepsinde olduğu gibi— veri probleminiz yoktur. Filanca ürünün maliyeti, falanca deponun kirası, A ve B noktaları arasındaki
Goethe, bildiğiniz gibi, Faust’u bir Alman halk hikâyesini tepetaklak ederek yazmıştı. Hikâyenin orijinalinde, esasen iyi kalpli ve iyi yetişmiş bir insanın, hırsına mağlup olup, güç mukabilinde ruhunu şeytana sattığında başına gelecek belalar anlatılıyordu. Klasik “hikmet” işte… Goethe’nin Faust’unda da iyi yetişmiş bir hekim, yine güç mukabilinde, ruhunu şeytana satar. Ama Goethe’nin Faust’unu bu lanetli anlaşmaya