Gezi, benim açımdan, hiç beklemediğim bir şeydi. Hayatım boyunca şahit olduğum onca şey içinde, muhtemelen, gerçekleşmesine en çok şaşırdığım birkaç şeyden biri… Ama başlangıcının üzerinden 24 saat geçmeden ne olmakta olduğunu hissettim. Saygı duydum. Minnet duydum. Bugün Gezi hakkında dile getirilen olumlu görüşlerin hemen hepsini, daha o ilk günde dile getirdim. Kendimi sevmeyi severim de,
Kuhn’un Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı kitabının ardından ateşli tartışmalar yaşandı —Türkiye’de de ama daha çok dünyada. Bana çok da dokunmadı o tartışmalar çünkü kitaptan bana kalan kavrayışa teğet geçiyordu çoğu. Kuhn’u okuyana kadar bana öyle geliyordu ki, mesela sıhhat kelimesi, her devirde hep aynı manaya gelmişti ve meseleye azıcık aşina olan herkes için de aynı
Aziz medyamız —ve sosyal medyamız— aniden, yakınlarını işe alan Belediye Başkanlarını keşfetti. Galiba kısa süre önce de, birkaç yerden maaş alan Belediye Başkanlarını keşfetmişlerdi. Ve yine galiba, havuzdan beslenenler, sadece CHP’li Belediye Başkanlarının marifetlerini keşfettiler. Ama sahiden de çok ayıp, özellikle CHP’li Belediye Başkanlarının yaptıkları. Derhal bir Siyasi Etik Kanunu mu olur, artık ne olursa
Mehmet Y. Yılmaz T24’te devletin istihbarat raporlarına dayanarak yönetilmesinin adını koymuş. Mevzu, tahmin edebileceğiniz gibi, “seçilseler bile tepelerine binilecek” 340 kişi. Zat-ı şahanelerinin ifadesiyle “başka partilerden aday olmuş HDP’liler”… Yılmaz’ın da işaret ettiği gibi YSK, adaylıkları hakkında onay vermiş. Ama Süleyman’ın istihbaratı YSK’yı iplemiyor. Türkiye hanidir bir istihbarat devleti. Öyle saklı gizli de değil devletin
Galiba İngiliz gazetelerinden biri, geçenlerde, “ne kadar popülistsiniz” türünden bir test yayınladı. Sorulardan biri, “insanların politik tercihlerine bakarak iyi veya kötü olduklarına karar verir misiniz” gibi bir şeydi. Yani dün görücüye çıkardığım “insanları fikir taşıyıcısı olarak görme” kavramlaştırması benim icadım değil. O testten ilhamla ürettiğim bir şey. Esasen “insanları fikir taşıyıcısından ibaret görme” demem gerekirdi.
ABD’deki ara seçimler bize ne diyor? Hem Trump’ın ve hem de Trump karşıtlarının “zafer kazandıkları” seçimlerden söz ediyorum. Fi tarihinde, galiba Akşam’da yazmıştım ki, mealen, Türkiye demokrasisini kesinlikle dünyaya ihraç etmeliyiz. Çünkü her seçimi herkes kazanıyor. Ne güzel. Daha güzel bir dünya olabilir mi? Herkes bu nefasetten faydalanmalı. İnsan olan herkes hak ediyor, herkesin kazandığı