Takoz

Aracınızla rampayı çıkarken durmanız gerekti. İndiniz, tekerleklerin önüne ve arkasına takozlar yerleştirdiniz. Birisi geldi ve arkadaki takozları (çizimdeki B takozunu) çekti, araç geriye doğru kaymaya başladı.
Soru şu: Araç neden kayıyor? Rampanın eğimi yüzünden mi, yoksa takoz çekildiğinden mi?
Eğer takoz çekildiğinden kayıyorsa, öndeki takoz (şekildeki A takozu) çekilse öne doğru kayması gerekirdi. Ama öyle olmuyor. Takoz çekilmese aracın kaymayacaktı olması, “takoz çekildiği için” kaydığını söylemeye kâfi değil.
Ukrayna aracı —tıpkı Türkiye aracı gibi ama Türkiye’den onlarca yıl sonra— rampada stop etmişti. Yukarıda Rusya —bizim misalimizde SSCB. Aşağısı… Kıyamet. Yani Batı. Aracın kaymasına mani olmak, “istikrarını” sağlamak için takozlar elzemdi. Sonra —iddiaya göre— Soros diye biri gelmiş, NATO filan gibi bir örgüt şeytani planlar yapmış… Ne yapmışlar yani? Takozu çekmişler. E o halde siz de öteki takozu çekseydiniz… Göreydik ne olacağını. Aslında öteki takoz da çekildi zaten, Moskova Kiev’e kendi memurlarını atadı defalarca ama Ukrayna aracı “yukarı doğru” kaymadı.
Falanca öznenin iyi, ötekinin kötü olduğunu filan ileri sürmüyorum. Soros şöyle biri, NATO böyle bir şey, Moskova öyle, filan. Bütün bunlar bahsi diğer. İstikrar —belirli bir seviyeye kadar— elzemdir, takozlar lazımdır, itirazım yok. Dünyayı takozlar, takozları çekenler, onların kasıtları, güçleri ve saire çerçevesinde okuyup saatlerce konuşmak… Besbelli ki tatmin yaratıyor, ne iyi.
Ve fakat…
Eğim var, eğim. Araç o eğim yüzünden kayıyor.
Eğimi anlamadan, mevcudiyetini kabul etmeden yapılan/yapılacak bütün tahliller zırvadır. “Ama takozu çektiler” deyip durmak manasız bir mesai. Takozlar varsa, çekenler/çekecekler hep olur. Bugün çekilmese takoz, yarın çekilir. Takozu çeken eli deşifre edip, “hah işte tarihi yazanı yakaladım” deyip kostaklanmalar, tarihi takozlar ve takozları çekenler üzerinden okumalar… Ne bileyim! Komploculuk işte. Çünkü eğim var, eğim. O beğenmediğiniz, tarihin öznesi olmaya yakıştıramadığınız milyonlar var. Sizin “önemliyi önemsizden ayırt etmekte uzmanlaşmış” olduğunu vehmettiğiniz nadide gözlerinizin görmemeye şartlandığı milyonlar…
Meseleyi memleket meselesine taşıyayım, belki daha iyi anlaşılır. Erdoğan seçilip geldiğinde mesele Erdoğan filan değildi. Eğim vardı. O eğim iş gördüğü sürece, işler benim hoşuma gitmeyecek biçimde gelişse de, araç benim benimseyeceğim bir park yerine doğru kaymıyor olsa da, eyvallah. Kabulümdür. İtiraz ederim, dövüşürüm filan da… Oyun, oyundur yani.
Sonra oyun ortadan kaldırıldı. Erdoğan ve şürekâsı, oraya buraya takozlar yerleştirdi.
Yani?
Erdoğan’ı milyonlar getirdi ama o aynı milyonların Erdoğan’ı götürmesini imkânsızlaştırmak için ne lazımsa yapıldı. Neden sokakta gösteri yapamıyoruz? Neden Erdoğan hakkında edilen her laf yargının mevzuu oluyor? Neden medyayı imha etmek için bu kadar kaynak harcandı? Bunların hepsi takoz. Neden ihtiyaç duyuluyor? Çünkü… Eğer Türkiye kamyonu kendi başına bırakılırsa, eğime uygun olarak kayacak olursa, Erdoğan yerinde duramayacak. Görüp duruyoruz işte, kamuoyunun oluşmasına mani olmak için neler yapılıyor olduğunu. Eğer onlar yapılmasa, kamuoyu Erdoğan’ı tasfiye edecek ki yapılıyor hepsi.
Ve birileri, tarihi takozlardan, takozları çeken ellerden ibaret bir şey olarak görmeye şartlanmış gözlerin sahipleri, bir defa daha eğimi görmüyorlar. Milyonları… Görmezden gelemediklerinde aşağılamak için görüyorlar.
Takozlar var. Çekiliyorlar. Araçlar kayıyor. Bir safhada araç yakalanıyor, başka takozlar konuyor. Ve saire…
Şu takoz değil de bu takoz çekilecek olursa, takozu şu özne değil de bu özne çekerse, tarihin yatağında —kimisi mühim— farklılıklar da gerçekleşebilir. Ama işi yapan, eğim. Tarih sahnesinin esas oğlanı, eğim. Yani milyonlar.
Ziyadesiyle eğitilmiş, nazik ve aşırı kibirli gözlerinizin görmemeyi marifet saydığı milyonlar. Sizin kaymasını istediğiniz yöne kaymadığında “aldatılmış” olarak etiketlediğiniz milyonlar. Oyun hep onların oyunu idi, artık hepten onların oyunu.
Neyse, ben sizi tutmayayım, siz bir gidip CIA ne yapmış, Soros neyle meşgul, Putin’in derdi ne, Erdoğan şapkadan hangi tavşanı çıkarmış filan bakının…