Türkiye Ne Kadar Büyük?

Google’ın yalancısıyım, Türkiye yüzölçümü bakımından dünyanın 37. büyük ülkesi. Nüfus ve ekonomisinin büyüklüğü —yani üretim— açısından 17., pasaportunun gücü —yani bir bakıma “saygınlık”— açısından 40. büyük ülkesi. Ordusunun gücü açısından baktığınızda ise göğsünüz kabarabilir, çünkü Türkiye’nin ordusu dünyadaki 8. güçlü ordu. (Göğsünüz yeterince kabardıysa, mesela 7. sıradaki Fransa’yla veya 9. sıradaki Almanya’yla savaşmaya kalksak kim kazanır filan gibi saçma sorulara da cevap aramaya başlayabilirsiniz.)
Bu tür “büyüklükler” sizi kesmiyorsa, mesela sağlık endeksine göre 29., mutluluk endeksine göre ise 98. sırada yer alıyor. (Ama şüphem yok ki, Suriye’de yaşanan büyük zafer sonrası, Türkiye’de mutlulukta ciddi bir yükseliş olmuştur.)
Bilenler bilir, “Türkiye’nin Libya’da, Suriye’de ne işi var” diyenlerden değilim. Aksine, Türkiye’nin Yunanistan’da, Ermenistan’da, Azerbaycan’da, Arnavutluk’ta, Lübnan’da filan da olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta Fas’ta, Danimarka’da, Nikaragua’da, Malezya’da da… Türkiye’de yetişen bir gencin ufkunun, ülkeler coğrafyasındaki sınırlara takılmamasını, Korelilerden de ilham almasını, Korelilere de ilham vermesini tercih ederim.
Türkiye’nin nesi büyük?
Böyle sorunca da, “vay, Türkiye’yi olduğundan küçük ve çaresiz gören CHPli” etiketine karşı tedbirli olmak gerekiyor. Öylelerinden de değilim. Zamanında kullandığım metaforla ifade edecek olursam, imparatorlukları batıran devasa kasırgada batmış bir transatlantikten indirilmiş bir filikada, iyi kötü hayatta kalmayı başarmış olduğumuzu düşünüyorum. Bu başarıyı azımsamıyorum ama bunu başaran sadece biz değiliz. Başka filikalar da var ve onların birçoğunda daha zengin sofralar kurulabiliyor, daha iyi müzik yapılabiliyor. Bize kıyasla daha “büyükler” yani… Bana göre.
Avusturya mesela, Türkiye’nin onda birinden biraz daha geniş bir coğrafyada, onda birinden biraz daha büyük bir nüfusa sahip. Ordusunu merak bile etmedim. Ama Türkiye’nin üçte birinden daha çok üretim yapıyor. Sağlık endeksinde 7., mutluluk endeksinde ise 14. sırada yer alıyor. Avusturya’yı, aynı kasırgada batmış bir başka transatlantikten denize indirilmiş bir filika olduğu için seçtim, yoksa sürgüne gönderilsem yaşamayı göze alabileceğim bir yer değil.
Meselemiz belli, Türkiye’nin nesi büyük, nesi Türkiye’den daha büyük? Yurt dışına TC pasaportuyla çıktığınızda, nerede, nasıl bir duyguyla karşılaşıyorsunuz? Muhabbetle, saygıyla, korkuyla? Hak ettiğinizi düşündüğünüz kadar muhabbet görüyor musunuz? Hak ettiğiniz, düşündüğünüz kadar saygı? Hak ettiğinizden çok korku ve nefretle karşılaşıyorsanız mesela, Türkiye Türkiye’den büyük olmuş mu oluyor?
HTŞ Şam’a girdiğinde zafer duygusuyla sarhoş olduğunu zannettiğim zevzeklerden biri, Halep Esad ordusu tarafından ele geçirildiğinde, fena halde kükremiş, Türkiye’nin içinde kendisi gibi düşünmeyenlere nefret kusmuştu. Ben de “Diyarbakır’ın kıymetini bilmeyene Halep’i hiç yedirmezler” demiştim. Diyelim yedirdiler. Halep’i de Diyarbakır, Mardin, İzmir gibi yapacaksan… Neresi büyüklük bunun? Girne’de neyi başardın da Halep için ilham olacak?
Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türkiye’de sıradan insanların pek çoğunun ufku, Erdoğan’ın ve onun yalakalarının ufkundan çok daha geniş. Büyüklük denince anladığı, Erdoğan’ın ve onun yalakalarının anladığından çok daha kapsamlı, çok daha insani, çok daha ulvi. “Nizam sağlayan” bir Türkiye hayal edebilirler mesela.
İyi de…
Vaziyet ettiğin memleketin hapishaneleri dolu. Kodeste olması gerekenler dışarıda olduğu halde öyle üstelik. Şehirlerin, ormanların, kıyıların, derelerin yağmalanmış, yağmalanıyor. Ormanlarını yangından, vatandaşını depremden koruyamıyorsun. Vatandaşın yoksul, her yıl biraz daha yoksullaşıyor, yurt dışına çıktığında saygı görmüyor, gençlerin aşağılanma pahasına kaçıyor, sporcuların Avrupalı rakipleri karşısında çaresiz. Parası pul olmuş/oluyor. Pek “muntazam” bir ülke değil yani vaziyet ettiğin ülke, bölgeye/âleme hangi nizamı ihraç edeceksin?
Ama işte Erdoğan’ın karşısında, aritmetikten başka bir şey bilmeyen, insanı kursaktan ibaret gören bir zavallı zümre olunca… İnsan Erdoğan ile o manasız zümre arasında kalınca… Türkiye, Türkiye’den çok küçük oluyor. Kapıkule’den veya Yayladağı’ndan veya Gürbulak’tan çıkınca, bütün kıymetiniz cebinizdeki dolar kadar oluyor. Dolarınız bitince siz de bitiyorsunuz.
Türkiye, Türkiye’ye —daha genel manada insana, insanlığa— saygısı olmayan zavallıların elinde rehin. Birinden kaçmaya çalışırken, diğerinin kucağına düşüyorsunuz.
Sagol Cimi. Acitan, gercekci bir yazi olmus. Su andaki cozumler sakal biyik ikileminden bile kotu. Cogu yerde oldugu gibi kotulerin icinden secim yapmak zorundayiz ama TC de ki secenekler gercekten cok kotu. Ya da iyi bir secenegi kendimiz gelistirecegi veya yardim etmecegiz. Bana gore bu da su andaki TC kosullarinda bayagi zor boyle bir secenegi ( veya secenekleri) yaratmek. Yuzlerce zorlugun basinda dogru ve yanlisin (veya iyi ve kotunun) genel anlamda griye donusmus olmasi. Herkes/hersey griye donuyor. En basit gercegi bile gosteremiyorsunuz. Dedigin gibi su andaki Turkiye Turkiye’den kucuk.